20 Mart 2014 Perşembe

BAHAR DOKUNUŞLARINDA

Her ne kadar ‘’Ben teknolojiden uzak duruyorum. Bilgisayar, hele hiç bana göre değil’’ diye yıllarca söylensem de, e-posta adresime , web siteme ,Facebook Sayfama gönderdiğiniz mesajlar beni çok heyecanlandırıyor. Çalışmalarımdan fırsat buldukça yazdıklarınızı okuyorum. Tabii büyük bir keyifle..

   Baharın neşesini hissettirdiği, yeni umutların, coşkuların ‘’merhaba’’sı. Doğayla iç içe, kucak kucağa yaşayan ve yaşadığı toprağa ‘’ana’’ diyen bizler için baharın geldiği, doğanın yeniden solumaya başlaması nasıl da önemli…

 Sanki sihirli bir değnekle dokunulmuş gibi, düşünce sistemimiz, vücut kimyamız değişiveriyor. Şubat’ın son gecesi yatarken, dikeni yüzünden hesap sorduğumuz gül, bahar aylarının ilk sabahından itibaren, baygın kokusunu derin bir solukta içimize çekip hapsettiğimiz nadide bir çiçeğe dönüşüyor.

 Sonra da Semih Tanrıver’ in dizelerindeki gibi ‘’Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti’’ diyoruz içimizden ve Mart ayının her sabahında, yaşanmışlıklara, yitirilen hiç bir şeye aldırmadan ‘’Sanki benim hiç senim olmamış gibi’’ deyip eski sevgiliye, yeni sevdalara kararlanıyoruz.

 Beni asıl şaşırtan, yaşamın defolarını, ek yerlerini, bunları var edenleri görmezden gelip, eksik parçaları olmasına rağmen düşlerimizi ‘’bütün’’ var sayıp, düşen her cemrede yeniden yapılanıyor olabilmemizdir.

  Bahar ayları arayıp bulamadığımız her neyse, uzaklarda değil içimizde aramaya başladığımız zamanların başlangıcı. Önce kendimizle sonra tüm canlılarla barış imzalamak için her türlü imkanın  bulunduğu Bahar’ın birinci ayı Mart...

 Var olan bütün değerlerin değiştiği, doğru bildiklerimizin çoğunun yanlış, yanlışların da doğru olduğu eşsiz bir zaman aralığı…

 Gelin bu aralıktan yepyeni umutlara geçelim. Ve tekrar buluşuncaya kadar olası mutlulukların düşünü kuralım.



Hoşçakalın..

Ayşe EGESOY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder