20 Mayıs 2012 Pazar

DENİZ KIYISINDAKİ KULÜBE


Bir deniz kıyısında kursam kulübemi...
İsterim her şeyim denizden yana olsun,
Çakıl taşları, şeytan minarelerim, yosun
Deniz sesi, deniz ufku, deniz meltemi...

Pırıl pırıl enginlerden geçecek bir gemi.
Yelkenler, kürekler, bir ömür, kayıklarla,
Kulaçlamak suları, konuşmak balıklarla,
Koşmak kumlarda yalınayak.

Ah, deniz kıyısında,buralardan uzak,
Başımızı sokacak bir kovuk;
Çoluk çocuk,
Yaz kış.

Dalgaların kıyıya bırakacağı barış,
Kardeş kardeş,
Bütün gün gökyüzünde tanrısal güneş,
Akşamları gurub, sabahları şafak
Günler ya serin, ya sıcak.
Ne kin artık, ne garez, ne hırs, ne tamah,
Bir mutluluk içinde kalbim, aydınlık, ferah,
Çarpacak...

Ziya osman Saba

16 Mayıs 2012 Çarşamba

Gençlik Haftası Açılış törenlerindeydim

Çanakkale’de Gençlik Haftası Kutlamaları Başladı
Çanakkale’de 19 Mayıs Atatürk’ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı kapsamında, 15-21 Mayıs tarihleri arasında kutlanacak olan Gençlik Haftası etkinlikleri başladı.
Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen Gençlik Haftası açılış törenine Çanakkale Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Nuammer Uslu ile birlikte çok sayıda genç katıldı. Atatürk Anıtı’na çelenk kondu. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı okundu. Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapan Betül Akın, “Biz gençler olarak yüreklerimiz bir başka atıyor bugün. Bu topraklarda genç olmanın kıymetini daha da iyi anlıyoruz. Eğilmez cesaretimizin gençlik kudretiyle birleştiği bu topraklarda, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği ufuk çizgisine akmak için hazırdayız. Türk gençliği iyi yetiştirildiğinde, kalplere vatan sevgisi ve çalışma azmi iyi işlendiğinde başarılamayacak hiçbir iş yoktur” dedi. Daha sonra halk oyunları gösterisi ve jimnastik gösterisi yapıldı. Hafta boyunca şehrin değişik yerlerinde sportif ve kültürel çok sayıda etkinlik yapılacak. 19 Mayıs Cumartesi günü Atatürk Anıtı’na çelenk sunmayla başlayacak törenler, gençlik yürüyüşüyle sürecek.

15 Mayıs 2012 Salı

İnsanları Gülümset:)


Bir Şarkı Söyle En Güzel Sesinle Nağme Nağme, İnsanları GÜLÜMSET :)
Bir Sevda Şiiri, Bir İSTANBUL Şiiri Oku İnce İnce, İnsanları GÜLÜMSET :)
 Bir Espri Patlat En Neşelisinden, İnsanları GÜLÜMSET :)
Çiçekler Ver En Mis Mis Kokulusundan, İnsanları GÜLÜMSET :)
SELAMLAR Ver En Samimi Tebessümünle, İnsanları GÜLÜMSET :)
GÜZEL SÖZLER Söyle Güller Gibi, İnsanları GÜLÜMSET :)
 Kusur Gören Gözlerini Kör Et, İnsanları GÜLÜMSET :)
Dünyanın Bütün GÜZEL, SEVGİ Sözcüklerini Topla Cebine, Dağıt İnsanlara, İnsanları GÜLÜMSET :)
Gülde Diken Değil, Dikende GÜL Gör, İnsanları GÜLÜMSET :)
Yarada Şifa Gör, Dertte Deva Gör, İnsanları GÜLÜMSET :)
Kırdıysan İncittiysen Özürler Dile En Samimi Sesinle En Acelesinden, İnsanları GÜLÜMSET :) GEL..! Diyerek Kucak Aç Sarıl En Şefkatlisinden, İnsanları GÜLÜMSET :)
Gözyaşlarında En Değerli İnciler Elmaslar Gör NE DEĞERLİSİNİZ De İnsanları GÜLÜMSET :) Hüzünlü Bakan Gözlerine Bak, Gözlerinde Sonsuz CENNETLER Gör, NE İYİSİNİZ De, İnsanları GÜLÜMSET :) SEV, SEV, SEV, Tüm SEVGİ Dolu Gönlünle..., İnsanları GÜLÜMSET :)

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Unutulur-Yorumlayan Ayşe EGESOY


Divan Edebiyatından Şiirler İlk Kez Kadın Sesinden Yorumlandı…
Ayşe EGESOY Yeni Albümüyle Dinleyici ve İzleyicileriyle Buluşmaya Hazırlanıyor…
Usta sunucu ve yorumcu Ayşe EGESOY Divan Edebiyatının son temsilcisi, mutasavvıf ve divan şairi Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Darandevi ‘ nin "Divan-ı Hulusi-i Darendevi" isimli
eserlerinden seçme şiirlerini yorumladığı albümü bitirdi.
Süpervizörlüğünü Özkan TURGAY’IN yaptığı albümden ''Har Oldu Günüm'' ve ‘’Unutulur’’ adlı şiirleri ilk kez siz değerli üyelerimiz, dinleyici ve izleyicilerimizle paylaşıyoruz. Albüm Nasihat Yayınları aracılığıyla çok yakında müzik marketlerde yerini alacak.

Söz: Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi

Beste: Özkan TURGAY

 Bir şehre erer ki yolun şehr ü diyâr unutulur
Bir bahre dalar ki gönül ka'r u kenâr unutulur
Bir güzeli sever ki cân cümle güzelden göz yumar
Bir sırra erer ki nihân gayrı ne var unutulur
Açılır gönlü gül olur söyler dili bülbül olur
Dağı lâle sünbül olur fasl-ı bahâr unutulur
Doğup hakîkat güneşi dolunmaz bulunmaz eşi
Yâr olup her demde işi leyl ü nehâr unutulur
Her kanda baksan dil-berin görür cemâlin gözlerin
Vasfını söyler sözlerin gayrı güftâr unutulur
Cânın tesellîsi hemân dostun tecellîsi her ân
Yârın olup yüzü ayân her kâr u zâr unutulur
Derdine cânı düş eder âb-ı hayâtı nûş eder
Deryâ-yı vahdet cûş eder hâr u gubâr unutulur
Dağıtır hânumânı aşk cân âlemi cihânı aşk
Doğar o mihribân-ı aşk zulmet-i hâr unutulur
Hulûsî dostdan bir nişân bulanlar oldular bî-nişân
Yele gidip nâm u nişân dost gayrı var unutulur

13 Mayıs 2012 Pazar

Bir Deniz Kıyısında


Har Oldu Günüm-Ayşe EGESOY

Usta sunucu ve yorumcu Ayşe EGESOY Divan Edebiyatının son temsilcisi , mutasavvıf ve divan şairi Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Darandevi ‘ nin "Divan-ı Hulusi-i Darendevi" isimli
eserlerinden seçme şiirlerini yorumladığı albümü bitirdi.
Süpervizörlüğünü Özkan TURGAY’IN yaptığı albümden ''Har Oldu Günüm'' adlı şiiri ilk kez siz değerli üyelerimiz , dinleyici ve izleyicilerimizle paylaşıyoruz.Albüm Nasihat Yayınları aracılığıyla çok yakında müzik marketlerde yerini alacak.

11 Mayıs 2012 Cuma

MEYVE VEREN AĞAÇ TAŞLANIR


Büyüdükçe öğrendim ki meğer bu deyim hayatın kendisiyle ne kadar da örtüşüyormuş. Bütün atasözleri ve deyimler gibi o da zamanın imbiklerinde damıtılıp ortaya çıkanlardanmış.


İnsanın içindeki haset etme ve kıskanma duygusu çığrından çıkmaya başladığı zamanlarda kendisine ya da karşısındakine zarar vermekten zerre kadar imtina etmez hale gelebiliyor.
Gözü kararıyor, içindeki hırsı dizginleyemiyor.
Haset eden insan hayatı bir savaş gibi gördüğünden olsa gerek, bu savaşta yenilebileceğini ve bu savaşı kaybedebileceğini varsayıyor.
Yenilmemek adına da elindeki bütün silahları kullanıyor.
Hileler, şikeler, dopingler, yağcılıklar, yalakalıklar, bildiği her ne kadar desise varsa hepsini kuşanıp savaş meydanına çıkıyor..
Bütün bu silahlarına rağmen ‘düşman'ıyla başedemediği zamanlarda da düşman gördüğüne çelme takmaya, bel altından vurmaya, çamur sıvamaya, taş atmaya başlıyor...
Kendisini birisinin ya da bir olayın karşısında güçsüz hissettiği durumlarda yapıyor bunu aslında. Kendisi farkında olmasa da, bütün bu hileler ve bütün bu taş koymalar sadece onun kendi güçsüzlüğünü gösteriyor.

İnsanları taşlayan insanlar da bütün bunlara harcayacakları enerjiyi kendi iç dünyalarını geliştirmeye harcamış olsalar, her zaman iyinin de iyisi olabileceğini, bükülemeyen bir bileğin öpülmesi gerektiğini ve takdir edebilmenin de bir erdem olduğunu anlarlardı.
Görüyorum da; kendilerine güveni olmayan insanlar genellikle diğerlerinden daha yukarıda olabilmek adına kendilerinden yukarıda olanların eteklerinden tutup onları aşağıya çekeliyorlar. Aşağıya çektiklerinin üzerine basarak ulaştıkları mertebeyi de hak bayram sanıyorlar ve çok yanılıyorlar...

Kısacası İt Ürür Kervan Yürümeye devam eder…

10 Mayıs 2012 Perşembe

Bizi İkinci Kez Üzemeyeceklere...

Her zaman seni üzecek birileri olacaktır...
Yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek;
Ama önemli olan,
"Kime iki defa güveneceğine karar vermektir !"

*Gabriel García Márquez

BENDEN

Benim hayatımı yargılamadan önce ..
benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan,
sokaklardan,
dağ ve ovalardan geç .
Hüznü,
acıyı ve neşeyi tad...
Benim geçtiğim senelerden geç,
benim takıldığım taşlara takıl,
yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git...

8 Mayıs 2012 Salı

{Hz.Mevlana}

"Gönlüne belalar geldikçe gülerek karşıla.. Şükrü ve Sabrı öğreniyorsun.. Korkma! Rıza makamı yakın sana."{Hz.Mevlana}

Can Yücel'den

Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama

Yarım saat erkene kurulsun saatin.
Kedi gibi gerin, ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencerini aç, yağmur da olsa, fırtına da olsa nefes al derin derin...
Yüzüne su çarpma, adamakıllı yıka yüzünü serin serin...
Geceden hazır olsun, yarın ne giyeceğin.
Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart,
Çek kızarmış ekmek kokusunu içine,
Bak güzelim kahvaltının keyfine.
Ayakkabıların boyalı olsun, kokun mis,
Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin..
Çık evinden neşeyle, karşına ilk çıkana gülümse, aydınlık bir gün dile.
Sonra koş git işine, dünden, önceki günden,
Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla,
Ohhh şöyle bir hafifle
Bir güzel kahve ısmarla kendine,
seni mutlu eden sesi duymak için "alo "de
Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık
Yağmur varsa ıslan, güneş varsa ısın, hatta üşü hava soğuksa...
Yürü, yürürken sağa sola bak, öylesine değil, görerek bak
Çiçek görürsen kokla ,köpek görürsen okşa ,
çocuk görürsen yanağından makas al.
Sonra,şöyle bir düşün, kimler sana yol açtı,
sen çok dar da iken kimler seni ferahlattı,
hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı?
Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi?
Hadi hemen uğrayabilirsen uğra, arayabilirsen ara
Hatırlarını sor, öyle laf olsun diye değil, kucaklar gibi sor..
Bu sadece onların değil, senin de yüreğini ısıtacak,
yüzünde güller açtıracak.

Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun..

Yemeğin ne olursa olsun, masanda illaki kumaş örtü olsun..
Saklama tabakları, bardakları misafire
Sizden ala misafir mi var bu dünyada
Ailecek kurulun sofraya, öyle acele acele değil,
vazife yapar gibi hiç değil,
Şöyle keyife keyif katar gibi, lezzete lezzet katar gibi,
eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının..
Gece evinde, dostların olsun
Sohbetin yemeğin, kahkahan olsun..

Arkadaşım,

hayat bu daha ne olsun?
Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!






''Tut Yüreğimden Ustam''

Ustam!
Aklım firarda.
Gözbebeklerimde müebbet hüzün,
Dilimde ay kesiği bir yara,
Düşüm kırık dökük,
Umudumun boynu bükük,
Bir öksüzün omuzlarında sükut.
Yüreğim sana emanet sıkı tut.
Tut ki; kancık pusulara düşmesin.
Bir hain kurşunu gelip deşmesin.

Ustam!
Ne zaman o senin bildiğin zaman,
Ne sevda gördüğün masallardaki.
Eskiden,
Halı tezgahında dokunurdu aşklar,
Nakış nakış, körpe kız ellerinde.
Mendillere yazılırdı isimler,
Yüreklere kazılırdı gizlice.
Sevdalılar asil ve de yürekli
Sevdalar, kavgalar iki kişilik.
Oysa şimdi;
Çorak gönüllere ekiliyor sevdalar seher vakitlerinde.
Meşru sevdalardan,
Gayrı meşru acılar doğuyor kundaklara,
Günahkar gecelerden.

Beni herkes sevdaya asi sanır,
Oysa aşk, beni nerde görse tanır,
Hasret tanır,
Zulüm tanır,
Ölüm tanır,
Yüzüm yüzümden utanır.

Yorgunum ustam;
Ne katıksız somun isterim senden,
Ne bir tas su,
Ne taş yastıkta bir gece uykusu.
Var gücünle asıl sükunetime,
Çığlığım kopsun,
Uzat ellerini güneşe dokun,
Uyandır uykusundan,
Tut yüreğimden ustam tut,
Tut beni, sür güne...

Victor HUGO

Bazen alabileceğin en büyük intikam; affetmektir ve bazen karşındakine verebilecek en güzel cevap gülüp geçmektir.Victor HUGO

KÜÇÜK İSTAVRİTİN ÖYKÜSÜ





Küçük istavrit, yiyecek bir şey sanıp
hızla atıldı çapariye
önce müthiş bir acı duydu dudağında
gümbür gümbür oldu yüreği,
sonra hızla çekildi yukarıya...

Aslında hep merak etmişti
denizlerin üstünü
neye benzerdi acep gökyüzü.
Bir yanda büyük bir merak,
bir yanda ölüm korkusu.

"Dudağı yarıklar" denir,
şanslıdır onlar, hani
görüpte gökyüzünü, insanı,
oltadan son anda kurtulanlar.

Ne çare balıkçının parmakları
hoyratça kavradı onu
küçük istavrit anladı; yolun sonu.
Koca denizlere sığmazdı yüreği.
Oysa, şimdi yüzerken
küçücük yeşil leğende,
cansız uzanıvermiş dostlarına
değiyordu minik yüzgeci.

İnsanlar gelip geçtiler önünden,
bir kedi yalanarak baktı gözünün içine
yavaşça karardı dünya,
başı da dönüyordu.
Son bir kez düşündü derin maviyi,
beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu.

İşte tam o anda eğilip aldım onu.
Yürüdüm deniz kenarına
bir öpücük kondurdum başına,
iki damla gözyaşından ibaret sade
bir törenle, saldım denizin sularına.

Bir an öylece baka-kaldı
Sonra sevinçle dibe daldı.
Gitti tüm kederimi söküp atarak,
teşekkürü de ihmal etmemişti.
Bir kaç değerli pulunu
Elime, avuçlarıma bırakarak.

Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme.
Sorar gibiydiler, neden yaptın bunu, niye?
"Bir gün dedim, bulursam kendimi
yeşil leğendeki
küçük istavrit kadar çaresiz,
son ana kadar
hep bir umudum olsun diye..."










Aşık Hüdai

Gönül çalamazsan aşkın sazını/ Ne perdeye dokun ne teli incit/ Eğer çekemezsen gülün nazını/ Ne dikene dokun ne gülü incit/ Bülbülü dinle ki gelesin coşa/ Karganın namesi gider mi hoşa/ Meyvesiz ağacı sallama boşa/ Ne yaprağını dök ne dalı incit/ Bekle dost kapısın sadık dost isen/ Gönüller tamir et ehli dil isen/ Sevda Sahrasında Mecnun değilsen/ Ne Leyla'yı çağır ne çölü incit ... Aşık Hüdai

7 Mayıs 2012 Pazartesi

/ Dün''Canım"olan yarın"Düşmanım"olmaz benim

Yaşananların hatırı hep saklı kalır
Hatırları sorulur selamları hep alınır...
"Sildiklerim" vardır bir de !
Onlar yanlışlarım ve pişmanlıklarımdır.
Adları anılmaz hatırları sorulmaz sadece beddualarımdır...

Vicdanla birlikte.. "Şeref" ararım ben sevdiklerimde;
Her zaman doğru değildir elbet seçimlerim..
Zaman gelir "Şerefsizleri" de severim..

Her yerde gözüm kulağım vardır benim
"Eksik söylemek yalan söylemek değildir !" mantığındaki Beni değil kendini kandırır yalnızca...

Bilmezden gelişlerim aptala yatışlarım
Kaybetme korkumdan değil karşımdakilerin yalan söyleme potansiyellerine olan merakımdandır...

"İnkar" olmaz benim hayatımda..
Yaşananı "yaşanmamış" saymam
Sayanlarıda saymam...

Kelimelere sığmaz sayfalar sürer beni anlatmak
Ama ne kadar anlatılırsa anlatılsın;
Yaşayan bilir beni..
Yaşamayan anlamaz...

Ağırdır sevmelerim
Her "YÜREK" taşıyamaz..
Büyüktür umutlarım
Her "OMUZ" kaldıramaz...!''
 Nazım Hikmet

Bir kemik aynı yerden iki defa kırılmaz."

Bir gün kaldığın yerden başlayacaksın,
Biri seni bulacak.
"Önce korkacaksın eski acılara yakalanmaktan,
Biraz ürkeceksin,
Ne kadar dirensen de nafile.
İnsansın sonuçta, seveceksin".

Eski acılara bakıp da küsme sevdalara,
Gevura kızıp da oruç bozulmaz.
"Sök at kafandan acabaları,


____Can YÜCEL

Tam zamanında


Yemek de boş, içmek de,
Hatta yeri gelmeden sevişmek de.
Tam zam...anında öpmelisin mesela güzel gözlünü,
Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
Gözlerinin içine baka baka.

Tam zamanında açmalısın kapını
Hayatına girmek isteyenlere.
Tam zamanında çıkarmalısın
Sevginden şımarmaya başlayanları.

Tam zamanında affetmelisin kardeşini
Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını
Seni gecenin üçünde arayıp da
Kafasının iyi olduğunu söylediğinde

Tam zamanında bağırmalısın
Acıyınca bir yerin.
Tam zamanında gülmelisin
Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.

Tam zamanında bırakmalısın içmeyi
Son kadeh bozacaksa seni
Ve üzeceksen birilerini
Ertesi gün hatırlamayacaksan.

Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
Tam zamanında ölmelisin
Iskalamak istemiyorsan hayatı.

Haydi şimdi kalk bakalım
Silkin şöyle bir
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az
Haydi kalk bakalım,
Şimdi YAŞAMAK ZAMANI

Can YÜCEL

...[ Mevlana ]

Lisanı ağızda olanı değil, lisanı gönülde olanlara yâr et bizi.

Tebessümü simasında olanı değil, tebessümü gönülde olanlara kat bizi.

Aşkı tende sananlara değil, aşkı ruhunda can bilenlere arat bizi.

 

...[ Mevlana ]

Selam olsun anlayanlara....

Dışarıdan nasıl göründüğünü bir önemi yok!
İçerden görebilenler yetiyor bana
Ddışardan yargılayanlara da sözüm yok
Dışarda kalmaları yetiyor onlara.

Can YÜCEL

Oya DEMİRCAN Biyografi

5-Ekim-1975 Çanakkale doğumluyum.1993 Yılında Çanakkale Lisesinden Mezun oldum.1998 Yılında Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulundan mezun oldum.1999 -2000 yılları arasında Çanakkale Özel Kolej’inde 1 yıl süreyle Beden Eğitimi Öğretmeni olarak görev yaptım.2000 Yılı Ocak ayında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde Uzman olarak göreve başladım. 2001-2003 yılları arasında Spor ve Kültür şube işlerini yürüttüğüm Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına 2 yıl süreyle vekâlet ettim. Vekâletimin bitiminde tekrar aynı dairede Spor Şube Müdürlüğü Vekâlet görevimi yürütmeye devam ettim. 2006-2008 Yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcılığı görevine tedviren atandım. Şuan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Halkla İlişkiler Koordinatörü olarak görev yapmaktayım. Bağlı bulunduğum Üniversitem benim için pek çok güzelliği paylaştığım, hizmet etmekten onur duyduğum ve adeta ikinci evim gördüğüm bir Eğitim yuvasıdır. Şuana kadar 12 yıl süren tüm çalışmalarımı başarıyla yürüttüm, çeşitli konser ve dinletilerin organizasyonunu gerçekleştirdim-Pek çok sanatçımızı dostluklarım ve girişimci çabalarımla Üniversitemiz öğrencileri ve tüm personelimizle buluşmasına  ön ayak oldum-12 yıllık hizmet hayatımda bağlı bulunduğum kurumum Çanakkkale Onsekiz Mart Üniversitesini en iyi şekilde temsil ettim , gelişimi için tüm çabalarımı seve seve ortaya koydum.
Aynı zamanda 2012 Yılında  Türkiye Özel sporcular Federasyonu tarafından Çanakkale Özel Sporcular İl Temsilcisi olarak atandım ve halen yürtmekteyim.

Bağlanmayacaksın bir şeye Öyle körü körüne

Bağlanmayacaksın bir şeye
Öyle körü körüne
“O olmazsa yaşayamam” demeyeceksin
Demeyeceksin işte
Yaşarsın çünkü
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki
Çok sevmeyeceksin mesela
O daha az severse kırılırsın
Ve zaten genellikle o daha az sever seni
Senin O’nu sevdiğinden.

Çok sevmezsen çok acımazsın
Çok sahiplenmeyince
Çok aitte olmazsın hem
Çalıştığın binayı
Masanı, telefonunu, kartvizitini
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.

Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları
Mesela kuzey yıldızı
Senin yıldızın olacak
“O benim” diyeceksin
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin..
Mesela gökkuşağı senin olacak

İllede bir şeye ait olacaksan,
Renklere ait olacaksın,
Mesela turuncuya,
Yada pembeye,
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden
Çok ait olmadan yaşayacaksın
Senin değillermiş gibi davranacaksın
Hem hiçbir şeyin olmazsa
Kaybetmekten de korkmazsın
Onlarsızda yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın
Çok eşyan olmayacak mesela evinde
Paldır küldür yürüyebileceksin
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin

Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat
İlişik yaşayacaksın
Ucundan tutarak..

Can YÜCEL