28 Kasım 2012 Çarşamba

Güzel Sözler Bunlar

Her gelen sevmez ve hiçbir seven gitmez unutma. Bil ki; giden dönüyorsa sevdiğinden değil, kaybettiğindendir aslında! (Nazım Hikmet)

Bazen olmaz...

Bazen olmaz... Hayat istediğini sunmaz, sunsa da uymaz... Ya zaman yanlıştır; ya mekan... Belki de insan... - Tom Robbins

29 Ekim 2012 Pazartesi

18 Ekim 2012 Perşembe

Kendin olabilmek

Kendin olabilmek adına sarf ettiğin aşırı gayret, bazen seni sana buldurmaz. Ve yine unutma ki herkes için her şey olmaya çabalayan, kendisi için hiçbir şey olmaz.
K.Tazeoğlu

9 Ekim 2012 Salı

Sevmek


CAN DÜNDAR'DAN...

Dünyaya sırtınızı dönüp yürürken, o yaşanmamışlıkların izini sürersiniz kuytularda... Ve çoğu zaman kendinizle karşılaşırsınız umulmadık bir köşebaşında...

Elele tutuşur yürürsünüz içindeki çocukla...

O'nu büyütmekten korkarak...

CAN DÜNDAR

8 Ekim 2012 Pazartesi

Nazım Hikmet'den...

Biz bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha taşı kırmakta, dostu düşmandan ayırmakta...

Nazım Hikmet

Güzel söylenmiş sözlere devam...

Gerçeklere bile aykırı davrandım seni severken. Hayatının bir kısmında pay sahibi olabilmek için elimden gelen her şeyi yapmıştım. Hatta ustama inat, ayaklarımı kırmıştım...

Batuhan Dedd

20 Eylül 2012 Perşembe

YABAN KAZLARI


Göç eden yaban kazlarının havada süzülürken "V" seklinde bir
formasyonla uçtuklarını görmüşsünüzdür... Bilim adamları kazların
neden bu şekilde uçtuklarını araştırmışlar ve ;


...1-) "V" seklinde uçulduğunda, uçan her kus, kanat çırptığında
arkasındaki kuş için, onu kaldıran bir hava akimi yaratıyormuş.
Böylece "V" seklinde bir formasyonda uçan kaz grubu,
birbirlerinin kanat çırpışları sonucu ortaya çıkan hava akimini
kullanarak uçuş menzillerini % 70 oranında uzatıyorlarmış. Yani
tek başına gidebilecekleri maksimum yolu grup halinde neredeyse
ikiye katlıyorlarmış.

Kıssadan Hisse: Belli bir hedefi olan ve buna ulaşmak için bir

araya gelen insanlar, hedeflerine daha kolay ve çabuk erişirler.

2-) Bir kaz, "V" grubundan çıktığı anda uçmakta güçlük çekiyor. Çünkü

diğer kuşların yarattığı hava akiminin dışında kalmış oluyor. Bunun sonucunda,
genellikle gruba geri dönüyor ve yoluna bu şekilde devam ediyor.

Kıssadan Hisse: Eğer kafamız bir kaz kadar çalışıyorsa; bizimle ayni yöne

gidenlerle bilgi alışverişini ve işbirliğini sürekli kılarız.

3-) "V" grubunun başında giden kaz hiç bir hava akımından yararlanamıyor.

Bu yüzden diğerlerine oranla daha çabuk yoruluyor. Bu durumda en arkaya
geçiyor ve bu defa hemen arkasındaki kaz lider konumuna geçiyor. Bu
değişim sürekli yapılıyor; böylece her kaz grubun her noktasında yer almış oluyor.

Kıssadan Hisse: Yaptığınız her isi, yeri ve zamanı geldiğinde

başkasına bırakmak gerekiyor.

4-) Uçuş hızı yavaşladığında gerideki kuşlar, daha hızlı gitmek üzere

öndekileri bağırarak uyarıyorlar.

Kıssadan Hisse: İlerlemek ve yol almak için bazen başkalarının

uyarılarına gereksinim duyarız. Bundan alınmamalıyız; tam aksine,
böyle uyarıları sevinç ve takdirle karşılamalıyız.

5-) Gruptaki bir kuş hastalanırsa ya da bir avcı tarafından

vurulup uçamayacak duruma gelirse; düsen kusa yardim etmek üzere
gruptan iki kaz ayrılıyor ve korumak üzere hasta / yaralı kazın
yanına gidiyor. Tekrar uçabilene (ya da eğer ölürse, ölümüne
kadar) onunla beraber yaralı kuşu asla terk etmiyorlar. Daha sonra
kendilerine başka bir kaz grubu buluyorlar. Hiçbir kaz grubu,
kendilerine bu şekilde katılmak isteyen kazları reddetmiyor...

Kıssadan Hisse: Adam olmak sadece insanlara özgü değil....

Sakınınnn!!!

Düşmanından çok dostundan sakın! Çünkü dostluk biterse; sana nasıl zarar verebileceğini en iyi dostun bilir. - Bob Marley

19 Eylül 2012 Çarşamba

Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen;


Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen.

Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen. Ne incitir, ne acıtır. Ne yaralar ne kanatır.... Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun, varlığıyla huzur bulduğun bir denizin yakınında yürümek gibidir böyle sevmek…

Uzaktan sevmek en güzelidir bazen..

Elif Şafak

İşte tam bu saatlerde

"İşte tam bu saatlerde bir yara gibidir su
Yeni deşilmiş uçlarına sokakların, küçük uçlarında.
Senin o güneş sarnıcı gözlerin
Ölüm yası içindeki bir evde
Olmaması gereken birşey gibi,kırılan bir ayna gibi.
Bu saatlerde. "

Cemal SÜREYA

sevgisiz olmamak lazım ;)


Sadece şefkat iyileştiricidir,
Çünkü insanın içindeki tüm hastalıklar sevginin eksikliğinden kaynaklanır!

Osho

Sevgili dediğin böyle olmalı-

Mevlanaya sormuşlar "sevgili" nasıl olmalı diye.. Sevilecek biri olmadığı zamanlarda bile seni sevmeli.. Sarılacak biri olmadığı zamanlarda bile sana sarılmalı..Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile sana dayanmalı..! Sevgili dediğin fanatik olmalı.. Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli.. Güzel haberler aldığında seninle oynamalı..ve ağladığında seninle ağlamalı...Ama hepsinden daha çok; Sevgili matematiksel olmalı; Sevgili çarpmalı, Sevgili bölmeli, Geçmişi çıkarmalı, Yarınını toplamalı, Kalbinin derinliklerinde ihtiyacı hesaplamalı..ve her zaman..Bütün parçalardan daha büyük olmalı...İşi bitince seni bir tarafa atmamalı...!!!Mevlana

18 Eylül 2012 Salı

Zamanla geçer, zaman da geçer."

"Seni sana sen’ce anlatacak bir lisanım yok. Şimdi her şeyi zamana bırakma zamanı. Evet! Zaman sadece saatin dönmesi değildir. Zamanla geçer, zaman da geçer."

Kahraman Tazeoğlu

Böyledir sevmek

Böyledir sevmek; gidişine küfrettirir, gelişine şükrettirir.


Kahraman Tazeoğlu

Buna önem verelim..


Değil mi ya??


Kıyılar bahane...

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=364676096946006&set=a.276150905798526.68671.219396454807305&type=3&theater

Hayat bazen kuralsızdır...



Kaynak:https://www.facebook.com/photo.php?fbid=364676096946006&set=a.276150905798526.68671.219396454807305&type=3&theater

Özlemek neden bu kadar yorar insanı?

Sessizliğini dinledim uzun bir süre. Düşündüm taşındım çözümünü bulamadım. Özlemek neden bu kadar yorar insanı? "Özlem" isminin eyleme dönüşme çabasından mı? "Düş" ün, "düşünmek" kadar büyümek özentisinden mi? Beynimin içindeki tüm hayallerin çocukluktan vazgeçip başımın etini yemesi? Ne zaman lafın bir ucu sana çıksa sonuna gelemeden heba oluyor gülümseyişlerim.

Kahraman Tazeoğlu

Acım mı?Kahraman Tazeoğlu'nda sözler


Büyük hayallerin kırıkları da büyük olur...


Aşkın ibadeti


Allah acımasız insanlardan korusun hepimizi


Kahraman Tazeoğlu Şiirleri

Gitmekten vaz mı geçiyorsun yani diye sormuştum; “gitmelerden vazgeçmiş değilim; ben gelmelerden yoruldum” dedi ve yine gitti. Zaten her gelişi gider gibiydi, her gidişi de gelir gibi… Ne yanımdayken mutlu olabiliyordum, ne de ayrı kalabiliyordum. Hem armağan gibiydi gidişi, hem ceza. Ve bir kez daha anladım; gelişigüzeldin sen sevgilim, gidişi değil.

Kahraman Tazeoğlu

''Geçen iz bırakır, geçemeyen yara…''

''Kimi insan, geçmişle geçememişi birbirine karıştırır. Halbuki, geçen iz bırakır, geçemeyen yara…''

Kahraman Tazeoğlu

Çok doğru .kime güveneceğimize dikkat edelim

''Benim en kötü hikayemi,
en güvendiğim insanlar yazdı.''

Cemal Safi

16 Eylül 2012 Pazar

5 Eylül 2012 Çarşamba

İnsanlar Yörüngesiz dönüyorlar üstelik....


Aynennn Öyle....


hiçbir şey için “son” demeyin.

Siz siz olun, hiçbir şey için “son” demeyin.
Neyin gerçekten “son” olduğunu bilemezsiniz.
Hayat bazen, sonuncuyu çoktan yaşatmıştır size, esaslı bir finali bile çok görür; bazense “Bir daha olmaz” zannettiğiniz şeyi, ummadık anda karşınıza çıkarıverir.
En iyisi, her şarkıya son kez dinler gibi kulak vermek, her baharı bir dahakini göremeyecekmiş gibi içine çekmek, her dostla, ana babayla son buluşmaymış gibi sımsıcak kucaklaşabilmek, her aşkı en sonuncuymuş gibi doyasıya yaşayabilmektir.
Can Dündar

3 Eylül 2012 Pazartesi

Öğrendim ki...

Öğrendim ki...
Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
Geri...sini karşı tarafa bırakırsınız.

Öğrendim ki...
Güveni geliştirmek yıllar alıyor,
Yıkmak bir dakika.

Öğrendim ki...
Hayatında nelere sahip olduğun değil
Kiminle olduğun önemli.

Öğrendim ki...
Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.

Öğrendim ki...
Kendini en iyilerle kıyaslamak değil
Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.

Öğrendim ki...
İnsanların başına ne geldiği değil
O durumda ne yaptıkları önemli.

Öğrendim ki...
Ne kadar küçük dilimlersen dilimle
Her işin iki yüzü var.

Öğrendim ki...
Olmak istediğim insan olabilmem
Çok vakit alıyor.

Öğrendim ki...
Karşılık vermek
Düşünmekten çok daha basit.

Öğrendim ki...
Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek
Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.

Öğrendim ki...
'Bittim' dediğin andan itibaren
Pilinin bitmesine daha çok var.

Öğrendim ki...
Sen tepkilerini kontrol edemezsen
Tepkilerin hayatını kontrol eder.

Öğrendim ki...
Kahraman dediğimiz insanlar
Bir şey yapılması gerektiğinde
Yapılması gerekeni
Şartlar ne olursa olsun yapanlar.

Öğrendim ki...
Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

Öğrendim ki...
Bazı insanlar sizi çok seviyor
Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.

Öğrendim ki...
Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
Bazıları hiç karşılık vermiyor.

Öğrendim ki...
Para ucuz bir başarı.

Öğrendim ki...
En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.

Öğrendim ki...
Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları
Kaldırmak için elini uzatır.

Öğrendim ki...
İki insan aynı şeye bakıp
Tamamen farklı şeyler görebilir.

Öğrendim ki...
Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.

Öğrendim ki...
Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar
Daha uzun yol yürüyor.

Öğrendim ki...
Hiç tanımadığın insanlar,
iki saat içinde,
senin hayatını değiştirir.

Öğrendim ki...
Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.

Öğrendim ki...
Duvarda asılı diplomalar
İnsanı insan yapmaya yetmez.

Öğrendim ki...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Öğrendim ki...
Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin
nereden geçtiğini bulmak zor.

Öğrendim ki...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!

Öğrendim ki...
Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
Ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

Öğrendim ki...
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.

Öğrendim ki...
Ne kadar yakın olursa olsunlar
En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.

Öğrendim ki...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Öğrendim ki...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Öğrendim ki...

Şartlar ve olaylar,
Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

Öğrendim ki...

İki kişi münakaşa ediyorsa,
Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Öğrendim ki...

Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Öğrendim ki...

Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.

İNCİ ARAL


 ''..çok yürekli görünürken bu kadar korkak,böylesine evcilken bir o kadar serseri,uysal ve sessiz salınırken cadı gibi inatçı,çoktan esir alınıp bayrağım çiğnenmişken böyle mağrur ve bağımsız..'' İNCİ ARAL

Victor HUGO

Bazen alabileceğin en büyük intikam; affetmektir ve bazen karşındakine verebilecek en güzel cevap gülüp geçmektir.Victor HUGO

Edip CANSEVER


KÜÇÜK İSTAVRİTİN ÖYKÜSÜ


Küçük istavrit, yiyecek bir şey sanıp
hızla atıldı çapariye
önce müthiş bir acı duydu dudağında
gümbür gümbür oldu yüreği,
sonra hızla çekildi yukarıya...
Aslında hep merak etmişti
denizlerin üstünü
neye benzerdi acep gökyüzü.
Bir yanda büyük bir merak,
bir yanda ölüm korkusu.
"Dudağı yarıklar" denir,
şanslıdır onlar, hani
görüpte gökyüzünü, insanı,
oltadan son anda kurtulanlar.
Ne çare balıkçının parmakları
hoyratça kavradı onu
küçük istavrit anladı; yolun sonu.
Koca denizlere sığmazdı yüreği.
Oysa, şimdi yüzerken
küçücük yeşil leğende,
cansız uzanıvermiş dostlarına
değiyordu minik yüzgeci.
İnsanlar gelip geçtiler önünden,
bir kedi yalanarak baktı gözünün içine
yavaşça karardı dünya,
başı da dönüyordu.
Son bir kez düşündü derin maviyi,
beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu.
İşte tam o anda eğilip aldım onu.
Yürüdüm deniz kenarına
bir öpücük kondurdum başına,
iki damla gözyaşından ibaret sade
bir törenle, saldım denizin sularına.
Bir an öylece baka-kaldı
Sonra sevinçle dibe daldı.
Gitti tüm kederimi söküp atarak,
teşekkürü de ihmal etmemişti.
Bir kaç değerli pulunu
Elime, avuçlarıma bırakarak.
Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme.
Sorar gibiydiler, neden yaptın bunu, niye?
"Bir gün dedim, bulursam kendimi
yeşil leğendeki
küçük istavrit kadar çaresiz,
son ana kadar
hep bir umudum olsun diye..."

Nazım Hikmet / Dün''Canım"olan yarın"Düşmanım"olmaz benim



Yaşananların hatırı hep saklı ...kalır
Hatırları sorulur selamları hep alınır...
"Sildiklerim" vardır bir de !
Onlar yanlışlarım ve pişmanlıklarımdır.
Adları anılmaz hatırları sorulmaz sadece beddualarımdır...

Vicdanla birlikte.. "Şeref" ararım ben sevdiklerimde;
Her zaman doğru değildir elbet seçimlerim..
Zaman gelir "Şerefsizleri" de severim..

Her yerde gözüm kulağım vardır benim
"Eksik söylemek yalan söylemek değildir !" mantığındaki Beni değil kendini kandırır yalnızca...

Bilmezden gelişlerim aptala yatışlarım
Kaybetme korkumdan değil karşımdakilerin yalan söyleme potansiyellerine olan merakımdandır...

"İnkar" olmaz benim hayatımda..
Yaşananı "yaşanmamış" saymam
Sayanlarıda saymam...

Kelimelere sığmaz sayfalar sürer beni anlatmak
Ama ne kadar anlatılırsa anlatılsın;
Yaşayan bilir beni..
Yaşamayan anlamaz...

Ağırdır sevmelerim
Her "YÜREK" taşıyamaz..
Büyüktür umutlarım
Her "OMUZ" kaldıramaz...!''

Tam zamanında



Yemek de boş, içmek de,
Hatta yeri gelmeden sevişmek de.
Tam zam...anında öpmelisin mesela güzel gözlünü,
Tam zamanında söylemelisin sevdiğini
Gözlerinin içine baka baka.

Tam zamanında açmalısın kapını
Hayatına girmek isteyenlere.
Tam zamanında çıkarmalısın
Sevginden şımarmaya başlayanları.

Tam zamanında affetmelisin kardeşini
Biliyorsan yüreğinde kötülük olmadığını
Seni gecenin üçünde arayıp da
Kafasının iyi olduğunu söylediğinde

Tam zamanında bağırmalısın
Acıyınca bir yerin.
Tam zamanında gülmelisin
Kemal Sunal küfür edince filmin bir yerinde.

Tam zamanında bırakmalısın içmeyi
Son kadeh bozacaksa seni
Ve üzeceksen birilerini
Ertesi gün hatırlamayacaksan.

Tam zamanında yaşlandığını hissetmeli
Tam zamanında ölmelisin
Iskalamak istemiyorsan hayatı.

Haydi şimdi kalk bakalım
Silkin şöyle bir
At üzerinden hayatın yorgunluğunu,
Vakit zannettiğinden daha az
Haydi kalk bakalım,
Şimdi YAŞAMAK ZAMANI

Can YÜCEL

Keşke Yalnız Bunun İçin Sevseydim Seni



“kuşlar toplanmış göçüyorlarkeşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başkakeşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“seni o kadar yakından görünce,keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“hızla geçen otobüslerin ardından benzeşmek…keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“senaryocu bayanla bir bankta oturuyoruzkeşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“iyi anlarında sesin kalınlaşıyor.keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“baktım yeri toparlıyor ayak izlerikeşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“eşiklere oturmuş bir dolu insankeşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“fazıl hüsnü diyor ki, ne diyor fazıl hüsnü?..keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“ortaoyunumuzun dekoru bir kağıt mendilkeşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“ve konsolun üstünde noksan bir gümüş kutukeşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“uzaklardaydın, oracıkta öbür kıtada,keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“ikinci bir parıltı var senin bakışlarındakeşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“kehanet adlı kısacık bir şiir buldumkeşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“yürüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizliktekeşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“iki çay söylemiştik orda, biri açık,keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“uzaklara bir bakışın vardı kafeteryadakeşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“bir şey var, ancak makilerin orda söyleyebilirim,keşke yalnız bunun için sevseydim seni”

“an ki fıskiyesi sonsuzluğunkeşke yalnız bunun için sevseydim seni”

Cemal Süreyya

Güzel Söylenmiş sözlere devam...

Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Yine dene. Yine yenil. Daha iyi yenil.Samuel Beckett

1 Eylül 2012 Cumartesi

Çanakkale-Güzelyalı


Anladım ki

Anladım ki susmak bir cüsse işi,
Derin denizlerin işi!
Serin suları en hafif rüzgârları bile coşturabiliyor;
Derin denizleri ise ancak derin sevdalar.

Şems-i Tebrizi

Senin için değildi

Senin için değildi yaptığım onca şey. Sadece sen zannettiğim kişi içindi. ( Elif Şafak)

"Biz dile söze bakmayız

"Biz dile söze bakmayız, gönle hale bakarız.. Edep bilenler başkadır, Canı ruhu yanmış aşıklar başka.."

Hazreti Mevlânâ Celaleddin Rûmi

Tanıdığımı sandığım bana

Tanıdığımı sandığım bana daha yakınım artık
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda
Ve aynalarda ağlarken gördüklerim kendi tarafımda
Bir yanım memnun oldum diyor,
bir yanım tanıyamadım daha
Samimi değil…
Bir hayli kırıldım…
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar…

Can Yücel

Bitti o sevda

Bitti o sevda, kesildi çığlıkları martıların...
Su gibi bitti, suya karşıt gibi bitti...

Edip Cansever

29 Ağustos 2012 Çarşamba

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Günün adamı olmaya çalışma,

Günün adamı olmaya çalışma,
Hakikatin adamı olmaya çalış.
Çünkü gün değişir,
Hakikat değişmez...

Mevlana/Rumi

''Bir 'hoşçakal'a sığdırdı beni

''Bir 'hoşçakal'a sığdırdı beni
Yere göğe sığdıramadığım.''

*Necip Fazıl Kısakürek

Güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında

Güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında en güzel çare,
dağ ile karı başbaşa bırakmaktır.
Gün gelip karlar eridiğinde; dağ yolunuzu gözleyince
en güzel cevap, başka bir dağdan selam yollamaktır.

*Hz.Mevlana

Hepsi bu....!

Ucuz insanlara pahalı gelmen senin değil onların suçu.
Unutma ki, İnsan anlayana çok,
Anlamayana eksik görünür.
Hepsi bu....!

*Marquez

Dost ise

Dost ise düşünme, ver ömrünü gitsin.
Dost değilse, hiç bekletme yol ver gitsin...

Mevlana/Rumi

*Murathan Mungan

"Kırık bir kalbi alçıya alırsanız, herkes gelir imzasını atar..."

*Murathan Mungan

*Şems-i Tebrizi

Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma.
Bütün kapılar kapansa bile, sonunda
'O' sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar.
Sen şu anda göremesen de, dar geçitler
ardında nice cennet bahçeleri var.

*Şems-i Tebrizi

Hangisine kırgınsın

Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın ?
*Mevlana/Rumi

Ne acıdır

Ne acıdır insanın bildiğini anlatamaması. 'Ben' deyip susması, 'Sen' deyip ağlamaklı kalması.

Nazım Hikmet RAN

Çocuk Olsam Yeniden..

Çocuk Olsam Yeniden..
Bir tek Düştüğüm İçin Acısa İçim,
Ve Kalbim; Çok Koştuğum Zaman Çarpsa Sadece...

- Cemal Süreya

Aminnnnnn

Lisânı ağızda olanı değil,
Lisânı gönülde olanlara Yâr et Bizi…
Tebessümü simâsında olanı değil,
Tebessümü gönülde olanlara kat bizi…
Aşkı tende sananı değil,
Aşkı ruhunda can,bilenlere arat bizi. (Hz.Mevlana)

•Hz.Mevlana

Ya kırdığın gönlü Allah seviyorsa?
Bilemezsin,bilseydin ödün kopardı; dokunamazdın.

•Hz.Mevlana

Hepsi bu !

Hayatına girerken farklı sandığın kişinin
Aslında diğerleri gibi olduğunu terkedilince anlarsın.
Anlarsın ki aslında kimsenin, farkı yok kimseden.
Sadece biri daha iyi yalan söyler,
Biri daha iyi oynar oyununu.
Hepsi bu !

-Can Yücel

Bazen Diyorum ki...Cemal SÜREYYA


düşün ki...

düşün ki...
mevsimlerim bile hükmünü yitirdi
biraz da failine benzeyen bir cinayetim şimdi
alacasında yığılmışsam ortalık yerine bu kentin
bu kent dedimse,

-bağırsam çığlığım ağır gelecek bu kente-
Can DÜNDAR

25 Ağustos 2012 Cumartesi

Şu Yalan Dünyayı Aşksız Geçirme

GÜFTE: İLKAN SAN
BESTE: AVNİ ANIL
USUL: SEMÂÎ
MAKAM: HÜZZAM
SOLİST:EDA KARAYTUĞ


****
Şu yalan dünyayı aşksız geçirme
Gönülden gönüle akıver gitsin
Üzülme sevgilin terketti diye
Sen de birisini yakıver gitsin
Bir yaprak düşerse bir gül bitermiş
Tanrı canı bize aşk için vermiş
*
Biten sevgilerin adını anma
Bir tatlı anıya katıver gitsin
Unut unutanı boş yere yanma
Aklını birine takıver gitsin
Bir yaprak düşerse bir gül bitermiş
Tanrı canı bize aşk için vermiş

19 Ağustos 2012 Pazar

- Nem Kaldı -


Parsel Parsel Eylemişler Dünyayı
Bir Dikili Taştan Gayrı Nem Kaldı
Dost Köyünden Ayağımı Kestiler
Bir Akılsız Baştan Gayrı Nem Kaldı

Padişah Değilem Çeksem Otursam
Saraylar Kursam Da Asker Yetirsem
Hediyem Yoktur Ki Dosta Götürsem
İki Damla Yaştan Gayrı Nem Kaldı

Mahsuni Şerifim Çıksam Dağlara
Rastgelsem De Avcı Vurmuş Marala
Doldur Tüfeğini Beni Yarala
Bir Yaralı Döşten Gayrı Nem Kaldı
Aşık Mahzuni Şerif

17 Ağustos 2012 Cuma

~Can Yücel~

''YORMAK istemiyorum artık kimseyi YORGUNUM zira..!!!
''Kelimeleri yanyana getiresim yok KENDİMİ anlatmak için... Yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için...
''Hiç söylenmemiş sözler duymaya ve yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var. Yetmiyor bildiklerim...

~Can Yücel~

Doğru söze ne denir....

en acıtıcı yara, asıl yanılanın insanın kendisi olduğunu anlamasıdır. izi hiç silinmeyen tek yara, kendine ihanet eden bilinç tarafından kanatılmıştır! en güç affedilen hata, insanın kendisine ait olandır aslında...

|Buket Uzuner|

10 Ağustos 2012 Cuma

Can Dündar'dan...

“İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman, ayrılmalarına en yakın zamandır”, der Dostoyevski…
Veda acısı, kabuğunu soyar insanın; yıldızını kazıyıp çırılçıplak ortaya serer.
Birlikteliğin örttüğü tüm kusurları ayrılık sergiler.
Bir ayrılık arifesinde helalleşilir ve o an hakiki tabiatlarıyla yüzleşilir.

“Ölene kadar” diye söz verilmiştir, ama “ölüm yolunda” başka tercihler belirmiştir.
Kararsız prensesin vicdani azap çekerken 7 cücelerin somurtkanı “aklini başına” al diye fısıldar kulağına; haytası ise “kalbinin sesini” dinle diye çekiştirir eteğinden.

Hep hayran bakan gözlere, hatalar takılmaya başlar.
“Ama”yla biter alelade iltifat cümleleri: “Sen iyi bir insansın, ama arkadaşların kötü”,
“Seni seviyorum, ama bu ilişkide mutlu değilim”,
“Ben başka türlü bir beraberlik düşlemiştim” vs.vs.

Sonra gelsin uykusuz geceler… Bir türlü karar verememeler…
Ruhen gidip gelmeler…
“Hele biraz daha zaman geçsin” diye nikah ertelemeler…
Birlikteymiş gibi yaparken, sevecek başka yüzler, yüzecek başka denizler kollamalar.
“Aslında bütün bunlar bizim iyiliğimiz için’e kendini kandırmalar.

Sonrası hep aynı:
Bekleyenin “Hani sonbaharda buluşacaktık. Hazan geldi geçti, sen gelmez oldun” sızlanmaları…
Bekleyenin “Geliyorum az kaldı” oyalamaları…
Bittiğini bile işi uzatmalar; söyleyemedikçe hepten batağa saplanmalar…
Terke makul bir gerekçe ararken hepten çarşafa dolanmalar…
Veda konuşmasında süslü iltifat cümlelerinin arasına, o cümleleri hiçleştiren mayınlar serpiştirmeler…
Üzgün görünmeler… Bağış dilenmeler…”…ama kaçınılmazdı” demeler…
“Sözünden caydın” yakınmalarını “Sen de eski sen değilsin.
Değişmişsin” diye göğüslemeler…
…asil kendinin değiştiğini bilmezden gelmeler…
Ve son sahne:
Terk edenin o mahcup “Gönlüm başkasında” itirafına karşılık terk edilenin kirik calimi:
“uğurlar olsun! Ben yoluma devam ediyorum”.
İhanetler hep böyledir: ilki, bir yenisine gebedir; ikincisi daha az acı verir.
Ondan sonra dur durak yoktur:
Güvenilmez aşık, sevdikçe kıran, gezdikçe ardında bir kırık kalpler mezarlığı bırakan bir dervişe döner.
Artik acılara hapsolmuştur: Buluşmak istedikçe ayrılacak, birleşmeye çalıştıkça parçalanacak, sonunda terk ettiklerinin “ah’ı tutup terk edildiğinde mukadder yalnızlığına kapanacaktır.

CAN DÜNDAR

BAĞLANMAYACAKSIN



Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.

Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle o daha az sever seni,

Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.

Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.

Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.

İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.

Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

CAN YÜCEL

7 Ağustos 2012 Salı

Sen Kim Oluyorsun da....


Güzel Söylenmiş Sözlerden Öğrenilecek Çok şey Var...

Bir kez olsun aynı şeyleri hissetmeyi başarabilen iki insan birbirini hep anlayacaktır...!!

*Andrey Tarkovski

taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir.

Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur seyrederim. Adam belki yüz kere vurur taşa. Ama değil kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturamaz. Sonra birden, yüz birinci vuruşta taş ikiye ayrılıverir. İşte o zaman anlarım ki; taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir. Jacob Riis

5 Ağustos 2012 Pazar

Özdemir ASAF

Geleceğim, bekle dedi gitti,
Ben beklemedim, o da gelmedi...
Ölüm gibi bir sey oldu..
Ama kimse ölmedi...

Özdemir ASAF

Özdemir ASAF'tan-5

Birisi mutsuzluğundan söz ediyorsa, uzağında birisi vardır. Mutluluğundan söz ediyorsa, yakınında.

Özdemir ASAF

YALNIZLIK PAYLAŞILMAZ


Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan...
Dışından anlaşılmaz.

Ya da kocaman bir yalan,

Kovdukça kovalayan...
Paylaşılmaz.

Bir düşün'de beni sana ayıran

Yalnızlık
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.

 
Özdemir ASAF

Özdemir Asaf

''Bunca vefasızlıktan sonra, bazılarının ederi kalmadı artık gönlümde... Kaç'a deseler hiç'e sayarım.''

Özdemir Asaf

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Özdemir SAF'tan -3


Burada ben varım, orada o var.
Buraya oradan gelen bu şarkılar,
Atar beni oraya, onu buraya kadar.

Ben orada olurum, o buraya gelince.
Buluşamayacağız bu müzik bitmedikçe.

Özdemir ASAF'tan



Seni düşlerime aldım,
Uykusuz kaldım.
Seni uykularıma aldım,
Düşsüz kaldım.
Başıma aldım, sensiz;
Gönlüme aldım, başsız,
Sensiz, yollarda pulsuz,
Pullarda mektupsuz kaldım.
Sana adlar aradım..
Ardında adsız kaldım.

Bir Özdemir ASAF Şiiri


Güzel Sözler Bunlar

Yokluğunuzu hissetmeyeni, Varlığınızla rahatsız etmeyin...Bob MARLEY

Yalnızlığa Alışmalı

Bavulları hep toplu durmalı insanın...

Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...

Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vaz­geçmeli...

İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...

Yalnızlığa alışmalı...

Çünkü "omuz omuza" günlerin vakti geçti. Dayanışma... günümüz borsasının değer kaybeden hisse senet­lerinden biri artık...

Bireyin keşif çağı, geride kı­rık dökük yalnızlıklar bıraktı.

Terörün bile bireyselleştiği çağdayız. Zaman, birlikten kuvvet doğurma zamanı değil; zaman, tek başına dimdik ayakta kalabilmeyi becerme zamanıdır.

İşte o yüzden alışmalı yalnız­lığa...

Sokaklar dolusu ıssızlıkla başbaşa yaşamayı göze almalı insan... Güvendiği dağlardaki karlara bakıp ders çıkarmalı... Hüzünlü bir şarkıyla paylaşı­lan gecelerde başım dayayacak bir omuz arama huylarından vazgeçmeli... Sofrada tek tabağa, tabakta az yemeğe alışmalı...

Romanlardan yalnızlığı yücelten paragraflar asmalı evin en görünür duvarlarına...

"Yalnızlık paylaşılmaz/ Paylaşılmışsa yalnızlık olmaz" dizeleriyle başlamalı güne...

Telesekretere "şu anda size cevap verebilecek kim­se yok" denmeli, "... belki de hiçbir zaman olmaya­cak..."

Cevapsızlığa, sessizliğe ısınmalı...

Oysa sessizlik haksızlığa alkıştır.

Haklılığın onuru yaşatır insanı... Susmanın utancı öldürür.

O yüzden en sessiz gecelerde ''doğruydu, yaptım"la teselli bulmalı insan...

Feryada komşuların yetişmemesine, soğuk duvar diplerinde sessizce ağlaşmaya alışmalı... Kendiyle he­saplaşmaya çalışmalı...

Gece yastıkla ağlaşmaya, sabah aynayla gülüşmeye, kendiyle hüzünlenip, kendiyle keyiflenmeye hazır ol­malı...

Hep başını alıp gidebilecek kadar cesur, ama hep kalıp savaşacakmış kadar gözüpek olabilmeli...

Sessizliği, sese dönüştürebilmeli...

Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan...

Yollarla barışmalı...

Yalnızlığa alışmalı...

Can Dündar

2 Ağustos 2012 Perşembe

İlhan BERK


Mevlana'dan...

Nasibinde varsa, alırsın karıncadan bile ders. Nasibinde yoksa, bütün cihan önüne serilse sana ters." - Mevlana"

Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK


KABUL ETMENİN ÖZGÜRLÜĞÜ

Kendini reddeden bir insan, dünyayı da reddeder.
Kendini reddeden insan yaradanı'da reddeder.
Kendini kabul ettiğin anda, her şey kabul edilmiştir...
Her şey olması gerektiği gibidir.
O zaman "olması gerektiği gibi" ile "şu an olan" arasında fark yoktur.
"Olması gereken", "şu an olan" olur.
Ve birden bir kutlama yükselir.O nedenle KABUL ET...
Sevgi ancak kendini, diğerini, dünyayı derin bir şekilde kabul ettiğin zaman mümkündür.
KABUL ET...
Çünkü herhangi bir şeyi reddedersen gerginleşeceksin. Rahatlamak istersen kabul etmek bunun yoludur.
Etrafında olan her şeyi kabul et; bırak o organik bir bütün haline gelsin.
Bu böyledir, her şey birbiri ile ilişkilidir.
***
OSHO

Güzel Söylenmiş Sözler Bunlar 3.

Yüreğinde hissedersen, mesafe yoktur." Richard Bach

Can Yücel

"İnsan aklındakilerle gündüzleri, yüreğindekiyle geceleri uğraşıyormuş." /Can Yücel/"

Güzel Söylenmiş Sözler-2


Güzel Söylenmiş Sözler Bunlar...


27 Temmuz 2012 Cuma

Can DÜNDAR'DAN

Kalbinize yakın bulduklarınızı çantada keklik sanmayın. Sıkıca asılın onlara, tıpkı hayata asıldığınız gibi... Çünkü onlarsız hayat da anlamsızdır. Hayatınızı asla aşka kapatmayın. Aşkı bulmanın en kısa yolu, aşık olmaktır, korumanın en iyi yolu ise ona kanat takmak...Can DÜNDAR

25 Temmuz 2012 Çarşamba

* Albert Einstein

Aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere 8’den fazla kategoriye ayrılırlar. Halbuki olay bu kadar komplike değildir. İnsanlar sadece 2’ye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar.

* Albert Einstein

OSHO 'dan

Başka birisi hakkında bir şey düşündüğün zaman,izle .Telaş etme,önce içine bak.sebeb içinde olabilir.Fakat kendini bilmediğin için kendi yansıtmalarını dış gerçeklerle karıştırmaya devam ediyorsun.Kendini bilmedikçe,gerçek herhangi bir şeyi bilmek imkansızdır.Ve kendini bilmenin tek yolu korunmasız,açık bir yaşam sürmektir.Kapalı bir hücrede yaşama.Kendini zihninin arkasına saklama.Dışarı çık...OSHO

22 Temmuz 2012 Pazar

DOST BİLDİKLERİM



Sanırdım gündüzdü onlarla gecem
İçimde ümitti dost bildiklerim
Ne zaman yıkılıp yere düştüysem
Bırakıp da gitti dost bildiklerim.

Hepsi varken baharımda, yazımda;
Kışın bir burukluk kaldı ağzımda,
Seneler senesi oysa gözümde
Cihana eşitti dost bildiklerim.

Nerede o sözlere kandığım günler?
Her gülen yüzü dost sandığım günler;
Acıdan kahrolup yandığım günler
Ta canıma yetti dost bildiklerim.

Meydana çıkalı asıl çehreler
Aydınlanmaz oldu artık geceler
Yalanlar tükendi, indi maskeler
Birer birer bitti dost bildiklerim.

Korkar oldum bana "dostum" diyenden
Yoksa yok olandan,varsa yiyenden
Ne onlardan eser kaldı ne benden
Beni benden etti dost bildiklerim.


Ümit Yaşar OĞUZCAN

''''''Can Dündar'''''

Tüketmek için bunca acele ettiğiniz, takvim yapraklarına…
Onca hızla çevirdiğiniz akreplere yelkovanlara…
İçine gönüllü daldığınız o insafsız rutin çarkına şöyle bir uzaktan baktığınızda ne hissediyorsunuz?
“Ne kadarı benim hayatım” diye soruyor musunuz?
Ne kadarını başkaları yaşamış benim yerime…. Ya da ben başkalarının?..
“Aynadakinin ne kadarı ben’im, ne kadarı oynadıklarım?
Sevgiyi koydum kum saatinin dolu dizgin akıp giden kumlarının her bir zerresine….
Çünkü bir tek sevgi var elimizde; bunca yıldan damıtılıp gelen..
Yine bir tek o kalacak, yaşanacak yıllarından geriye…
Bir tek sevgi olacak bunca telaştan artakalan ötesi yalan…

''''''Can Dündar'''''

20 Temmuz 2012 Cuma

YORGUNUM BU YUZDEN VAZ GECISLERİM

Ruh yorgunuyum,
Gönül yorgunuyum,
Hayat yorgunuyum,
Öğrenmek, Bilmek, Anlamak,
Anlamamış gibi yapmak, Düşünmek, Hissetmek,
Tanımak, Tanık olmak, Katlanmak,
Anlayış göstermek, Görmezden gelmek,,
Üzerinde durmamak, İdare etmek,
Üzülmemiş görünmek, Alışmak, Alışamamak,
Sabretmek, Katlanmak, Beklemek yorgunuyum..
Tam da artık bu memlekette hiçbir şey şaşırtmaz beni sanırken,
Her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum..

| Yüksek Topuklar/ M.Mungan |

19 Temmuz 2012 Perşembe

Can Dündar'dan

Özlemek elbette kavuşma ihtimali varsa güzel. Ancak ayrılıkları bile özel kılan tek şey; O’nun da bi yerlerde seni özlediğini hissedebilmek.

Can Dündar

Aramayacaksın kimseyi, olması gerekenler zaten yanında. Ve yanında olmayıp gidenler; ne aklında olmalı ne umrunda...

Bir Ömür Boyu Mutluluklar...

http://www.canakkaleolay.com/details.asp?id=77310

İşte budurr.Güzel sözlere devam


Yüreğinizi göremeyenlere yarınlarınızı harcatmayın, siz ki bir çok kişinin en güzel hayali iken, değmeyenlerin hikayesi Olmayın…

9 Temmuz 2012 Pazartesi

[Victoria Holt]

Asla pişman olmayın!
Eğer sonucu iyiyse, mükemmel.
Eğer sonucu kötüyse bu bir tecrübedir...

[Victoria Holt]

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Dost dediğin;


Sevilecek biri olmadığın zamanlarda bile Seni Sevmeli...
Sarılacak biri olmadığın zamanlarda bile Sana Sarılmalı...
Dayanılmaz olduğun zamanlarda bile Sana Dayanmalı...

Dost dediğin;

Fanatik olmalı;
Bütün dünya seni üzdüğünde sana moral vermeli.
Güzel haberler aldığında seninle dans etmeli,
Ve ağladığında, seninle ağlamalı...

Ama hepsinden daha çok;
Dost matematiksel olmalı;
Sevinci çarpmalı...
Üzüntüyü bölmeli...
Geçmişi çıkarmalı...
Yarini toplamalı...

Kalbinin derinliklerindeki ihtiyacı hesaplamalı...
Ve her zaman bütün parçalardan daha büyük olmalı...
İşi bitince seni bir tarafa atmamalı...

--Mevlana--

5 Temmuz 2012 Perşembe

V For Vendetta

'' Bize insanları değil, fikirleri hatırlamamız söylendi.
Çünkü bir adam yenilebilir, yakalanabilir, öldürülebilir, unutulabilir. Fakat bir fikir 400 yıl sonra bile hala dünyayı değiştirebilir.''

V For Vendetta

Nietzsche

“Müziğin sesini duymayanlar dans edenleri deli sanıyor.”
Friedrich Nietzsche

3 Temmuz 2012 Salı

Elif Şafak

"En iyi zamanlardı, en berbat zamanlardı...
Bilgelik çağıydı, aptallık çağıydı...
Kısacası, o zamanlar da aynen bu zamanlar gibiydi.”

Elif Şafak

Düşünceler ve Sohbetler - Epiktetos

''Size sözlü saldırı, ya da eleştiri yapıldığında korkmayın...
Yalnızca ahlâki olarak zayıf kişiler böyle durumlarda kendilerini savunma ve ötekilere anlatma çabası içine girerler...
Bırakın sizin için yaptıklarınız konuşsun...
Biz başkalar...ının bizim hakkımızda oluşturdukları izlenimleri kontrol edemeyiz...
Ve böyle bir kontrol çabası içine girmemiz, bizim karakterimizin değerini düşürür...
Dolayısıyla eğer birisi size belirli bir kişinin sizinle ilgili eleştirel bir şekilde konuştuğunu söylerse, sıkıntılı bir tavırla mazeretler ileri sürüp kendinizi savunmayın...
Yalnızca gülümseyin ve zannederim bu kişi benim başka hatalarım da olduğunu bilmiyor...
Bilseydi bu kadarından bahsetmezdi... ''

Düşünceler ve Sohbetler - Epiktetos

Güzel Sözler Bunlar...

Seni üzen kral da olsa sileceksin ki alayına ibret olsun. Bilecekler ki kralını silen soytarısıyla uğraşmaz!

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Unutmayın ki yaşam, aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür.''

''Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın: yaş, kilo, boy. Doktorunuz düşünsün onları. Bunun için ücret alıyor sizden.

Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun. Suratsızlar, negatifler sizi aşağı çeker.


Öğrenmeyi sürdürün: Bilgisayar, el sanatları,
bahçecilik, ne olursa. Beyniniz atıl kalmasın. Atıl kafa, iblisin tezgahıdır. İblisin adı da, “alzheimer”dır.

Küçük şeylerden zevk almaya bakın.

Sık sık, uzun uzun, vargücünüzle gülün. Soluksuz kalıncaya kadar gülün.

Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, başka yaşantılara geçin.

Sevdiklerinizle doldurun çevrenizi; aile, kedi, köpek, kuş, balık, yadigarlar, müzik, bitkiler, hobiler, ne olursa. Eviniz sığınağınızdır. Tadını çıkartın.

Sağlığınızın kıymetini bilin. İyiyse üstüne titreyin. Bozuksa düzeltin. Siz kendiniz düzeltemiyorsanız yardım sağlayın.

Vicdan azabından uzak durun. Çarşı pazarda gezin, komşu illerde ya da dış ülkelerde dolaşın; ama sakın suçluluk, pişmanlık duygusuna yönelmeyin.

Sevdiğiniz insanlara onları sevdiğinizi söyleyin, hissettirin her fırsatta.

Unutmayın ki yaşam, aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür.''

George Carl

29 Haziran 2012 Cuma

Hayatımız Mevsimlere Benzer

“Başarıya ulaşabilmek için, kendimizi sürekli uzun döneme dönük düşünecek biçimde disipline almalıyız.

Ben kendime bu gerçeği hatırlatabilmek için, hayatın parlak ve gamlı dönemlerini, bir bakıma mevsimlere benzetirim. Hiç bir mevsim sonsuza kadar sürmez, çünkü hayatın tümü bir ekim – hasat – dinlenme ve yenilenme döngüsüdür.

Kış da sonsuz değildir. Bugün karşınızda zorluklar varsa bile, ilkbahar gelmeyecek sanamazsınız.

Bazı kimseler için kış demek, kış uykusu demektir. Diğer bazıları için, kızağa atlayıp kaymak demektir. Mevsimin bitmesini beklemek her zaman mümkündür – ama neden onu unutulmaycak bir zaman dilimi haline getirmeyelim ki?”

Anthony Robbins

Doğru söze ne denir..

"Hayatınızın kalitesini, hayatınızdaki insanların kalitesi belirler." - J. Brown”

Zeka

New York'ta bir bankanın önünde duran son model Rolls Royce otomobilden inen adam, hızlı adımlarla bankaya girdi ve önüne çıkan ilk görevliye, bireysel kredi için başvuruda bulunmak istediğini söyledi.

Görevli onu, müşteri temsilcisine götürdü. Adam, çok acele bir iş için Avrupa'ya gitmek zorunda olduğunu ve bu nedenle bir hafta vadeli beş bin dolar krediye gereksinim duyduğunu söyledi.

Müşteri temsilcisi kısa bir araştırma yaptıktan sonra. "Ticari ve mali sicilinizi inceledik. Bu krediyi almanız için bir engeliniz yok" dedi ve ekledi: Fakat bir konuyu belirtmeliyiz. Bizim bankamızla daha önce hiç çalışmamışsınız. Banka olarak sizi resmen tanımıyoruz. Bu nedenle, söz konusu krediyi verebilmemiz için karşılığında sizden bir teminat almak zorundayız".

Adam cebinden Rolls Royce'un anahtarını çıkardı, bankanın müşteri temsilcisine uzattı: "Çok acelem var, uçağa yetişeceğim." dedi. "kapıdaki Rolls Royce' umu teminat olarak alabilirsiniz".

Kredi işlemleri çok hızlı bir biçimde tamamlandı. Banka Rolls Royce otomobili bankanın garajına çektiler, adama da beş bin dolar krediyi verdiler. Müşteri temsilcisi, kişisel merakını gidermek için bir hafta boyunca özel bir araştırma yaptı ve bankalarının bu yeni müşterisinin çok büyük bir is adamı ve çok büyük bir servet sahibi olduğunu öğrendi.

Bir hafta sonra adam yeniden gelip, borcunun anaparası beş bin dolarla, bir haftalık faizi dokuz buçuk doları ödedikten sonra, müşteri temsilcisi bir turlu yenemediği merakının dürtüsüyle sordu: "Sizin, çok büyük bir iş adamı ve çok büyük bir servetin sahibi olduğunuzu öğrendim" dedi. "Yalnızca kişisel merakımdan soruyorum. Lütfen söyler misiniz, sizin için çok küçük bir miktar olan beş bin dolarlık krediye neden gereksinim duydunuz?"

Adam hafifçe gülümsedi: "Siz de bana lütfen söyler misiniz?" dedi. "Böyle lüks bir otomobili, New York'ta hangi kapalı garaja, bir hafta boyunca dokuz buçuk dolara bırakabilirsiniz?

Büyük Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK

"Ben, bir işte nasıl muvaffak olacağımı düşünmem. O işe neler mâni olur, diye düşünürüm. Engelleri kaldırdım mı, iş kendi kendine yürür." Mustafa Kemal ATATÜRK

Mevlana

"Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır." Mevlana

Güzel Sözlere devam...

İnsanoğlunun içinde uyuyan güçler vardır. Kendisi bile şaşırır. Çünkü bu güçlere sahip olduğu aklından bile geçmez. Bu güçleri uyandırıp eyleme geçebilirse, o kişinin hayatında büyük bir devrim olur.
-Orison Swett Marden-

(Çin Atasözü)

"En fazla ileriye giden ok, en çok geriye çekilmiş yaydan çıkar." (Çin Atasözü)

Ne kadar da doğru bir söz-

"Başkalarının senin hakkında ne düşündükleri konusunda endişe duyduğun sürece, onlar senin sahibindir." (N.D. Walsch )

Şemsi Tebrizi

'Sevmeyene karınca yük, sevene filler karınca. Dağı bile taşır insan inanınca..' Şemsi Tebrizi

Bunları yapalım...

''Zorunlu olmayan sayıları çöpe atın: yaş, kilo, boy. Doktorunuz düşünsün onları. Bunun için ücret alıyor sizden.

Sadece neşeli arkadaşlarınız olsun. Suratsızlar, negatifler sizi aşağı çeker.


Öğrenmeyi sürdürün: Bilgisayar, el sanatları,
bahçecilik, ne olursa. Beyniniz atıl kalmasın. Atıl kafa, iblisin tezgahıdır. İblisin adı da, “alzheimer”dır.

Küçük şeylerden zevk almaya bakın.

Sık sık, uzun uzun, vargücünüzle gülün. Soluksuz kalıncaya kadar gülün.

Gözyaşları olacaktır. Katlanın, yas tutun, başka yaşantılara geçin.

Sevdiklerinizle doldurun çevrenizi; aile, kedi, köpek, kuş, balık, yadigarlar, müzik, bitkiler, hobiler, ne olursa. Eviniz sığınağınızdır. Tadını çıkartın.

Sağlığınızın kıymetini bilin. İyiyse üstüne titreyin. Bozuksa düzeltin. Siz kendiniz düzeltemiyorsanız yardım sağlayın.

Vicdan azabından uzak durun. Çarşı pazarda gezin, komşu illerde ya da dış ülkelerde dolaşın; ama sakın suçluluk, pişmanlık duygusuna yönelmeyin.

Sevdiğiniz insanlara onları sevdiğinizi söyleyin, hissettirin her fırsatta.

Unutmayın ki yaşam, aldığımız soluklarla değil, soluk kesen anlarla ölçülür.''

George Carlin

28 Haziran 2012 Perşembe

Kalite bir erdemdir! O kendini;

Kalite bir erdemdir! O kendini;

Mekandaki yaşantıda

Düşüncedeki derinlikte
Sevgideki cömertlikte
İfadelerdeki gerçeklikte
İdaredeki düzende
Eylemdeki etkide
Doğru zamandaki doğru harekette gösterir…

(Lao Tzu)

Elif Şafak

Mutlu bir çift gördüğünüzde Allah bozmasın demeyin! Çünkü Rabbim bozmaz; insanlar bozmasın yeter..” [Elif Şafak]

26 Haziran 2012 Salı

Güzel Söze Ne Denir...

Dostluğu mazide kalan dostların, hesap sormaya hakları olamaz, farkında olundukları için dün vardılar, vazgeçildikleri için bugün yoklar.

Güzel Sözler Bunlar

Dünyayı yönetenlere değil; egosunu yönetebilenlere saygı duyulması gerekir. Çünkü egoyu yönetmek, dünyayı yönetmekten daha zordur..

24 Haziran 2012 Pazar

Güzel Sözler Bunlar

Birini sevmek, ömürden koca bir parça vermektir.
Kendine saklayacağın, öğreneceğin, eğleneceğin vakti, başkasına hediye etmektir.
Chuck Palahniuk

Güzel Sözler Bunlar

Üzülme; bir yandan korku, bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun, tek kanatla uçulmaz zaten.
Sopayla kilime vuranın gayesi kilimi dövmek değil, kilimin tozunu almaktır.
Allah sana sıkıntı vermekle tozunu, kirini alır.
Niye kederlenirsin?
Taş taşlıktan geçmedikçe parmaklara yüzük olamaz.
Yüzük olmak dileyen taş, ezilmeyi yontulmayı göze almalıdır.

22 Haziran 2012 Cuma

Oya DEMİRCAN Biyografi

5-Ekim-1975 Çanakkale doğumluyum.1993 Yılında Çanakkale Lisesinden Mezun oldum.1998 Yılında Niğde Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulundan mezun oldum.1999 -2000 yılları arasında Çanakkale Özel Kolej’inde 1 yıl süreyle Beden Eğitimi Öğretmeni olarak görev yaptım.2000 Yılı Ocak ayında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde Uzman olarak göreve başladım. 2001-2003 yılları arasında Spor ve Kültür şube işlerini yürüttüğüm Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına 2 yıl süreyle vekâlet ettim. Vekâletimin bitiminde tekrar aynı dairede Spor Şube Müdürlüğü Vekâlet görevimi yürütmeye devam ettim. 2006-2008 Yılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcılığı görevine tedviren atandım. Şuan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Halkla İlişkiler Koordinatörü olarak görev yapmaktayım. Bağlı bulunduğum Üniversitem benim için pek çok güzelliği paylaştığım, hizmet etmekten onur duyduğum ve adeta ikinci evim gördüğüm bir Eğitim yuvasıdır. Şuana kadar 12 yıl süren tüm çalışmalarımı başarıyla yürüttüm, çeşitli konser ve dinletilerin organizasyonunu gerçekleştirdim-Pek çok sanatçımızı dostluklarım ve girişimci çabalarımla Üniversitemiz öğrencileri ve tüm personelimizle buluşmasına  ön ayak oldum-12 yıllık hizmet hayatımda bağlı bulunduğum kurumum Çanakkkale Onsekiz Mart Üniversitesini en iyi şekilde temsil ettim , gelişimi için tüm çabalarımı seve seve ortaya koydum ve en iyi şekilde temsil etmeye devam ediyorum , edeceğim.

Aynı zamanda 2012 Yılında  Türkiye Özel sporcular Federasyonu tarafından Çanakkale Özel Sporcular İl Temsilcisi olarak atandım ve halen yürtmekteyim.

2012 Yılı Mezunlarımızı görkemli bir biçimde uğurladık..

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi 18 Mart Stadyumunda düzenlenen törenle 2012 Yılı Mezunlarını görkemli bir biçimde uğurladı.

Vali Güngör Azim Tuna, Belediye Başkan Vekili Muharrem Erkek, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner, üniversite yöneticileri, öğrenciler, kurum ve kuruluş temsilcileri, akademik ve idari personel ile öğrenci velilerinin katılımıyla gerçekleşen tören birbirinden renkli görüntülere sahne oldu.

Tören konuşmalarının ardından dereceye giren mezunlara ödülleri verildi. Vali Güngör Azim Tuna, Belediye Başkan Vekili Muharrem Erkek, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner tarafından diplomalar, yüksek onur belgeleri ve I-pad’ler üniversite birincisi, yüksek okullar birincisi, meslek yüksek okulları birincisine takdim edildikten sonra tüm fakülte birincilerine ve enstitü birincisine STAR Gazetesi sponsorluğunda diz üstü bilgisayarlar hediye edildi. Ayrıca Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi birincisine DOĞTAŞ sponsorluğunda, Eğitim Fakültesi birincisine ise ÇOMÜ Eğitim Sağlık ve Bilimsel Araştırma Vakfı (ESBAV) tarafından 11 bin TL’lik para ödülü verildi.
Dereceye giren mezunlara ödüllerinin verilmesinin ardından öğrenciler hep birlikte coşkuyla keplerini havaya fırlattı.




  
Haber ve Fotoğraf Kaynağı:http://www.comu.edu.tr/duyurular/detay.php?id=6560

Can DÜNDAR'dan...

Mutsuzluk korkusu, bu kuşağın hastalıklardan biri...
Reklamlar, diziler, filmler, çevremizde öyle bir mutluluk balonu şişirdi ki, uçup gidişini hayranlıkla izlediğimiz bu balon, bir türlü binemediğimiz, umutla beklediğimiz bir hasrete dönüştü.
İdealize ettikçe şişen talepler, çekingenliği de büyüttü.
Mutluluk beklentisini abarttıkça mutsuz olduk... 
Can Dündar

18 Haziran 2012 Pazartesi

ARKADAŞLIĞIN CENNETİ



Adam ve hayattaki tek arkadaşı olan köpeği bir trafik kazasında birlikte ölmüşlerdi. Hikaye bu ya, gökyüzüne çıktıktan sonra bembeyaz bulutların arasında dolaşmaya başladılar. Adam çok susamıştı. Biraz su bulabilmek üm
idiyle yürümeye devam ederken, birden kendilerini muhteşem bir manzaranın karşısında buldular. Rengarenk çiçeklerle süslü bir bahçe, altından yapılmış bir bahçe kapısı ve onları karşılayan beyazlar içinde bir kadın
Adam köpeğiyle birlikte kadına yaklaştı ve sordu:

‘Afedersiniz! Burası neresi?”
Kadın ona gülümsedi: ‘Burası cennet efendim!”

Adam bunun üzerine sevinçle, ‘Harika!” dedi. ‘Peki, bana biraz su verebilir misiniz? Çok susadım da!”
Kadın cevap verdi: ‘Elbette efendim, içeri girin. İçerde dilediğiniz kadar su bulabilirsiniz.”
Böylece adam köpeğine, ‘Haydi içeri giriyoruz!” diyerek kapıya yürüdü ama kadın onu birden durdurdu:

‘Üzgünüm efendim, köpeğiniz sizinle gelemez. Hayvanları içeri almıyoruz!”

Bunun üzerine adam bir an durdu, düşündü ve geri dönüp köpeğiyle birlikte geldikleri yolun tam tersi yönünde yürümeye koyuldular. Bir müddet geçtikten sonra kendilerini bu defa tozlu ve çamurlu bir yolda buldular, yolun sonunda karşılarına çiftlik girişini andıran bir kapıyla yırtık pırtık elbiseli bir dede çıktı.

Adam sordu; ‘Afedersiniz! Bana biraz su verebilir misiniz?”
Dede, ‘içeri gel!”dedi, ‘Kapıdan girdikten sonra sağ tarafta bir çeşme var.”

Adam tekrar sorar; ‘Peki, arkadaşım da benimle gelip oradan su içebilir mi?”
Dede, ‘Tabi” dedi. ‘Çeşmenin yanında köpeğinin de su içebileceği bir kase bulacaksın.”

Bunun üzerine adam kapıdan girdi, biraz yürüdükten sonra sağ tarafta çeşmeyi buldu. Adam çeşmeden, köpekte oracıkta ki kaseden doya doya içerek susuzluklarını giderdiler.
Derken adam girişte bekleyen dedeye sordu: ‘Su için çok teşekkür ederim. Peki burası neresi?”

Dede, ‘Burası Cennet!” dedi.
Bunu duyan adam şaşırdı: ‘Ama nasıl olur? Az önce burası gibi kırık olmayan muhteşem bir yere gittik ve orasının da cennet olduğunu söylediler?”

Dede, ‘şu rengarenk çiçeklerle süslü altın kapılı yer mi?” dedi ve devam etti ‘ama orası cehennem!”

Adam iyice şaşırmıştı: ‘Peki ama orası sizin adınızı kullanarak insanları kandırıyor diye hiç kızmıyor musunuz?”

Dede gülümsedi: ‘Kızmıyoruz. Çünkü onlar kendi çıkarı için en iyi arkadaşını yarı yolda bırakanları cennetten uzak tutuyorlar.”

16 Haziran 2012 Cumartesi

Can DÜNDAR'dan

Eskiden mendiller aşıkların göz yaşlarıyla ıslanırdı.
Şimdi ise gerçek aşk kalmadığından fabrikadan ıslak çıkıyor..

// Can Dündar // :))))

Can DÜNDAR'dann

"Eskiden insanlar sevilir, eşyalar ise kullanılırdı.. Gün geldi ; eşyalar sevilir, insanlar ise kullanılır oldu..."

-Can Dündar-

Can DÜNDAR'dan

Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi…
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
Can Dündar

15 Haziran 2012 Cuma

Nergis-Can DÜNDAR

Büyük resmi icin tiklayiniz Neyi arıyorsan sen O’sundur” der Mevlana…
Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık…
Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip, kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine çıkarır. Her ilişki , benliğimizde bir kazıdır aslında , her sevda ruhumuzun bir başka yüzü… Her askta kendimizi ararız; o yüzden bulduklarımız, benzerimizdir. Resimlerini yan yana koyun sevdiklerinizin ve dikkatle bakin yüzlerine, onların suretlerinden kendi yüzünüz bakacaktır size…

Ask denilen kaleydoskopun buzlu camına gözünüzü dayadığınızda, bin bir camın rengarenk ışıklar saçarak döndüğünü ve her seferinde bambaşka şekiller ördüğünü görürsünüz. Her camda, farklı bir renginiz vardır; her şekilde sizden bir parça… Aşklarınız hülasanızdır.
Sevdiğiniz her adam, beğendiğiniz her kadın farklı ruh hallerinizi ele verir; arada bir çevirdiniz mi kaleydoskopu, cam parçalar yer değiştirip yeni şekiller alır; hepsi siz…
Sevgilinizin gözlerindeki dolunay, sizdeki ışığın yansımasıdır aslında; dilindeki sizin ilhamınız , tenindeki sizin ısınız…
Yoksa hala bir sevdiğiniz , o henüz kendinizi bulamadığınızdandır…
Aşk, narsizmdir. Kendimiziz her aşkta arayıp durduğumuz , peşinde olduğumuz… Bir omza sığınmanın kendinize açılan kapıları var.
Sevda, çevrildikçe içinizin farklı ışıklarını yakan eğlenceli bir kaleydoskop gibi başımızı döndürüyor. Ve biz,hep baharı takip ederek dünyayı gezen bir gezgin gibi içimizdeki eski baharları arıyoruz.
Narkissos’u bilirsiniz;
Öyle heybetli ve güzelmiş ki, bakmaya dayanamazmış kendine… Gün boyu ayna karşısına geçip kara gözlerini, incecik burnunu, dar kalçalarını, kıvırcık saçlarını seyredermiş hayran hayran…Bir gün ırmak kenarında gezinirken,sudaki yansımasına ilişmiş gözü… Uzanıp, iyice bakmak istemiş. Tam gördüğünde kendini , dengesini kaybedip düşüvermiş ırmağa , kapılıp gitmiş suya…
Yeryüzünün en güzel insaninin öldüğünü duyan Tanrı , unutulmaması için O’nu her bahar açan güzel kokulu bir çiçeğe dönüştürmüş. Narkissos, nergis olmuş.
Kıssadan hisse , benden size tavsiye , taze bir nergis verin bugün sevdiğinize… Sonra da, nerede baharsa mevsim, rotasini oraya çevirip içinizdeki eski baharlara kosan bir gezgin gibi “Bahar getirdim sana” deyin, baharın elinizde olduğunu unutmadan… Gözlerindeki ırmağa baktığınızda kendinizi göreceksiniz; dikkat edin de hayran olup düşmeyin! Düşüp bahar kokulu bir çiçeğe dönüşmeyin…
Can DÜNDAR
(Yârim Haziran’dan)

Sevgi

Tüketmek için bunca acele ettiğiniz, takvim yapraklarına…
Onca hızla çevirdiğiniz akreplere yelkovanlara…
İçine gönüllü daldığınız o insafsız rutin çarkına şöyle bir uzaktan baktığınızda ne hissediyorsunuz?
Ne kadarı benim hayatım” diye soruyor musunuz?
Ne kadarını başkaları yaşamış benim yerime…. Ya da ben başkalarının?..
“Aynadakinin ne kadarı ben’im, ne kadarı oynadıklarım?
Sevgiyi koydum kum saatinin dolu dizgin akıp giden kumlarının her bir zerresine….
Çünkü bir tek sevgi var elimizde; bunca yıldan damıtılıp gelen..
Yine bir tek o kalacak, yaşanacak yıllarından geriye…
Bir tek sevgi olacak bunca telaştan artakalan ötesi yalan…
 
Can Dündar
 
Kaynak:  http://guzelyazilar.wordpress.com/2010/08/14/sevgi/