26 Şubat 2015 Perşembe

Kısa sürede sağlıklı bir şekilde kilo vermek istiyorsanız

Kısa sürede sağlıklı bir şekilde kilo vermek istiyorsanız ne kadar egzersiz yaparsanız yapın yediklerinize dikkat etmek zorundasınız. Özellikle 2 haftalık bir rejim uygularken cips, alkol, şeker, beyaz un, çikolata gibi besinlerden uzak durmalısınız. Ama bazı besinleri de mutlaka tüketmeniz gerekiyor. İşte bunlardan bazıları: Karbonhidrat şart Karbonhidrat vücudun ana enerji kaynağıdır. Hiç karbonhidrat almazsanız enerjiniz biter ve değil spor yapmak yerinizden kalkacak haliniz bile kalmaz. Ancak karbonhidratı da doğru kaynaklardan ve ölçülü almalısınız. Beyaz ekmek, kurabiye, patates ve nişastadan uzak durun. Bunların yerine kepekli, çavdarlı ya da tam buğdaylı ekmeklerden az az yiyin. Miktarı ise o gün nasıl beslendiğinize bağlı olarak ayarlayabilirsiniz. Kahvaltı ve öğlen yemeğinde bir dilim kepek ekmeği yerseniz, akşam bir porsiyon sebzeyle karbonhidrat ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Süt içmeden olmaz Birçok kişi zayıflamaya karar verdiğinde önce süt ürünlerini, yani süt, peynir ve yoğurdu keser. Oysa araştırmalar bunun diyetteyken yapılabilecek en büyük hata'olduğunu gösteriyor. Çünkü sütün içindeki kalsiyum, yağ yakımını tetikliyor. Kalsiyum olmayınca da vücut yağ depolomaya başlıyor. Bu nedenle diyet sırasında bol bol süt ve süt ürünü tüketilmesi gerekiyor. Yine de boşu boşuna kalori almamak için yağsız ya da yarım yağlı süt ürünlerini tercih edin. Protein yağ yakar Diyet yaparken bol protein tüketmek zayıflamanızı kolaylaştırır. Araştırmalar bol proteinle beslenenlerin daha fazla yağ yaktığını kanıtladı. Üstelik protein yiyerek kilo kaybederken kas dokunuzun zarar görmediğine de emin olabilirsiniz. Ancak bazılarının tavsiye ettiği gibi sadece proteinli besinler yemeniz vücudunuza uzun vadede zarar verir. Ayrıca protein kaynağınızın da salam, sosis gibi çok kalorili ve bol yağlı değil tavuk ya da hindi gibi daha sağlıklı etler olmasına dikkat edin. Bunlar sizi hem tok tutar hem de metabolizmanızın çalışmaya devam etmesini sağlar. Lifli sebze tok tutar Elbette diyet yaparken bol bol sebze tüketeceksiniz. Tüm sebzeler hem sağlığınız hem de zayıflamanız için yararlıdır. Ancak brokoli ve lahana gibi lif yönünden zengin olanları tercih etmelisiniz. Çünkü lifli besinler sizi tok tutar ve bağırsak hareketlerini düzenler. Günde 2 porsiyon meyve Günde en az 2 porsiyon meyve yemelisiniz. Özellikle ara öğünlerde meyve yemek kan şekeri seviyenizi düzenleyerek açlık hissini ortadan kaldırır. Ancak meyveler genelde çok şekerli olduğu için bunları dikkatli tüketmelisiniz. Mesela günde 2 porsiyon meyve 2 adet orta boy elma anlamına gelir. Elma yerine muz yerseniz 1 adetle sınırlı kalmanız gerekiyor. Yağda gerekli bir besin Diyet yaparken yağın yasak olması gerektiği gibi bir yanılgı vardır. Oysa yağ almazsanız vücudunuz bu eksikliği anında fark eder ve besinleri depolamaya başlar. Ton ve somon balığındaki yağ ile zeytin ve susam yağı sağlıklı yağlardır. Metabolizmanızı çalıştırır ve başta beyin olmak üzere bir çok organ için faydalıdır. Bunlardan öğün başına 2 kaşığı geçmeyecek kadar tüketebilirsiniz.

Yağ yağmak için

Yağ yağmak için illaki yorucu diyetler, saatler süren egzersizler yapmanız yeterli olmayabilir. Bu durumda yağ yakan besinlerden yardım alarak daha kısa sürede istediğiniz ideal kiloya kavuşabilirsiniz.
Yağ yakan yiyecekler nelerdir?
Az yağlı süt, az yağlı yoğurt ve peynir: Bunların ortak sırrı içerdikleri kalsiyumdur. Nutrition Reviews isimli dergide yer alan 90′dan fazla araştırmanın yeniden gözden geçirilmesiyle bol kalsiyum alımıyla iyileşen vücut niteliği arasında güçlü bir bağ bulundu.
Yulaf, arpa: Bunların sırrı ise liflerde yatıyor. American Journal of Clinical Nutrition isimli dergideki araştırmaya göre, akşam yemeğinde beyaz pirinç yerine büyük bir tabak lezzetli arpa ile göbeğinizdeki yağlardan kurtulabilirsiniz.
Yeşil çay: İçerdiği katesin metabolizmayı ve karaciğerin yaktığı yağ oranını hızlandırıyor. Bunun etkisinden yararlanmak için günde 4-6 bardak yeşil çay için ve her hafta en az 3 saat egzersiz yapın.
Yumurta: Protein içeriği sayesinde yumurta, kilo vermenize yardımcı olur. Öncelikle vücudunuz proteinli yiyecekleri parçalamak için daha fazla enerji kullanıyor. Ayrıca protein kas kütlenizi tutmaya yardımcı oluyor, kaslarınız yağdan fazla kalori yakıyor. Sonuç olarak, protein sizi karbonhidratlardan daha fazla tok tutuyor.
Ceviz, badem: İçerdiği iyi yağlar, lif ve protein vücudun insülin direncini artırır, kilo vermeye yardımcı olur. Ceviz, en iyi omega-3 yağ asit kaynağından biridir. Badem ise kemik şekillenmesinde ekstra fayda sağlar.
Somon: Newcastle Üniversitesi’nde düzenlenen araştırmada, somon balığında bulunan omega-3 yağ asitlerinin yağ kütlesini azalttığı belirtildi. Diğer araştırmalar da, omega-3 yağ asitlerinin sizi tok tuttuğunu ve yağlı balık yedikten sonra 2 saat sonra daha tok hissettiğinizi gösteriyor. Haftada en az iki kez somon, uskumru, konserve ton balığı veya ‘eğer bulabilirseniz’ kuzey denizlerinde yaşayan Ringa balığı gibi diğer yağlı balıklardan tüketin.
Elma, Armut, dolmalık biber: Bu gıdaların içerdiği ve bitkisel gıdalarda bulunan doğal kimyasal olan flavonoidlerin yağ yakma etkisi bulunuyor. American Journal of Clinical Nutrition isimli dergide yayınlanan araştırmaya göre, çok flavonoid tüketen kadınların vücut kütle indeksleri önemli ölçüde düşüyor. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde de flavonoidlerin kalori tüketimini artırdığı, vücuttaki yağ yakışını hızlandırdığı bulundu.
Keten tohumu: İçerdiği lignan sayesinde keten tohumu, menopoz sonrası kadınlarda daha az vücut yağı ve vücut kütle indeksi sağlıyor. Her gün kahvaltılık tahılınıza, yoğurdunuza ya da salata sosunuza bir yemek kaşığı keten tohumu ekleyebilirsiniz.
Sirke: Araştırmacılar, sirkenin vücudun yağları parçalamasına yardımcı enzim üreten genleri harekete geçirdiğini söylüyorlar. Sütle ya da sodayla seyreltebileceğiniz yaklaşık bir yemek kaşığı sirkeyi her gün için.

25 Şubat 2015 Çarşamba

Bu dünya soğuk.

Bu dünya soğuk. Rüzgâr genelde ters yöne eser. Limon ağaçları kurur. Bahaneler hep hazır. Güzel günler çabuk geçer. Cahit Zarifoğlu

Öğrenirsin

Sonra insanlara güvenmemeyi öğrenirsin, ama onlar değiştin sanırlar. Tom Robbins

Kar taneleri

Kar taneleri ne güzel anlatıyor, birbirlerine zarar vermeden de yol almanın mümkün olduğunu. Mevlana

Bazı şeyler yokken güzel.

Baharda kışı, kışın da baharı özler insan. Ne uzaksa onu özler. Kavuşmak şart mı? Boşver! Bazı şeyler yokken güzel. Özdemir Asaf

Ey gönül

Her şeye canını sıkma ey gönül, Ne bu dertler kalıcı Ne de bu ömür. Mevlana

Sil hayatından

Akıttığın göz yaşlarını silmek yerine, akmasına neden olanları sil hayatından. Márquez

Sevdaya dahil değil

Oturup konuşsaydık geçerdi belki herşey.. Başını alıp gitmek sevdaya dahil değil.. Cahit Zarifoğlu

Birine altı çizili kitaplarınızı vermek

Birine altı çizili kitaplarınızı vermek, yaralarınızı emanet etmektir bir bakıma... Nazan Bekiroğlu

Nedense Hep Böyledir İşte...

Bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinizde, ilk vazgeçeceği kişi siz olursunuz. Sigmund Freud

Kolay Değil

Kahraman Tazeoğlu ''Yaralı''

Sorun değil;

"Sorun değil; Kırık bir kalbinin olması bir şeyleri denediğini gösterir."

Dediler ki;

Dediler ki; Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur... (Mevlana)

İyi geçinmek

İyi geçinmek, iki kişinin kusursuz olmasıyla değil, birbirlerinin kusurlarını hoş görmesiyle olur.
(Oğuz Atay)

Ne olurdu yani

Ne olurdu yani, bir sene de insanlık moda olsa.. (Ece Ayhan)

Sadece

Ben kinci biri değilim. Sadece canımı acıtan insanların, hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmelerini istemiyorum. (Lea Seydoux)

Olgunluk

Kendinizi zor tuttuğunuz anlar vardır. Olgunluk, işte o noktadan sonra başlar.

Bundan yirmi yıl sonra

Bundan yirmi yıl sonra yapmadığınız şeylerden dolayı, yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız. Öyleyse demir alın ve güvenli limanlardan çıkın, rüzgarları arkanıza alın, araştırın hayal edin ve keşfedin.
Mark Twain

NELER YAPILMALI? 40. yaş

Tıbbi bir denetim"den veya "topyekun bir bakım"dan zaman zaman hepimizin geçmesi gerekiyor.
NELER YAPILMALI?
40. yaş sağlık değerlendirmenizde neler yapacaksınız? Kilo fazlalığınızın olup olmadığını bunun bir sağlık sorunu riski oluşturup oluşturmadığını öğrenmek ilk adımınız olmalıdır. Bu kontrolden itibaren kan basıncınızı da takip altına almanı gerekiyor. Kolesterol değerlerinizi bilmeniz, iyi ve kötü kolesterol seviyelerinizi bir kenara not etmeniz şart.
İyi kolesterolünüz az, kötü kolesterolünüz fazla ise bunları normale getirmek için neler yapmanız gerektiğini de öğrenmeniz şart. Açlık ve tokluk kan şekeri değerlerinizi mutlaka öğrenmelisiniz. Özellikle ailenizde şeker hastaları varsa tokluk şekerinizi bilmeniz son derece önemlidir. Bu değerlendirmede trigliserid ve ürik asit seviyelerinizin belirlenmesini de isteyin. Karaciğer ve böbrek fonksiyonlarınızın (üre, kreatinin, SGOT, SGPT, GGT gibi testler) ne durumda olduğunu da öğrenmenizde fayda var. Sedimantasyon sürati, kansızlık testleri ve idrar analizinin de yapılması şart. Eğer imkánınız varsa daha ileri bazı analizlerden geçmeniz de faydalı olabilir. Bu analizlerin arasında homosistein, ferritin, CRP testlerinin de bulunmasını tavsiye ederim. TSH düzeyinize baktırmayı da ihmal etmeyin. Hormonlarınızı (kadınsanız östrojen, FSH, LH, erkekseniz testesteron seviyeleriniz) da gözden geçirtebilirseniz değerlendirmenin güvenilirliği daha da artacaktır. TSH testini de unutmayın!
BUNLAR DA ÖNEMLİ
40 yaş değerlendirmesi sadece biyolojik değerlendirmelerden ibaret değildir. Bazı radyolojik incelemeleri de yaptırmak gerekiyor. Akciğer grafisi bunların ilk sırasında yer alıyor. Ayrıca meme ultrason grafisi veya mamografi (kadınlar için), prostat değerlendirmesi (erkekler için) faydalı olabiliyor. Diğer taraftan her kadına bu yaştan itibaren düzenli olarak PAP Smear testi yapılması tavsiye ediliyor. Eğer genetik bir risk varsa bu incelemelere kalın bağırsak tetkikleri de (kolonoskopi veya gizli kan testleri) dáhil edilebiliyor.
40 yaş değerlendirmesinin içine diş ve gözlerin muayenesini işitme testlerini de dáhil etmenizde fayda var. Bu değerlendirmelerin sadece bedensel incelemelerle de geçiştirilmemesi gerekiyor. İmkánı olanların kas yağ analizlerinden, beslenme ve diyet uzmanı denetiminden, psikolojik değerlendirmeden ve egzersiz testlerinden de geçirilmesinde yarar olduğu belirtiliyor.
CİLT DEĞERLENDİRMESİ GEREKİYOR
Özellikle kadınlarda cilt yaşlanmasını önleyici tedbirlerin alınması, ve bu cilt değerlendirmelerinin de dikkatli yapılmasında fayda olduğu belirtiliyor. Cilt yaşlanmasını yavaşlatabilecek, cildin derlenip toparlanmasına destek olabilecek en etkili tavsiyeler bu yaş döneminde yapılıyor.
Cilde destek olacak besin desteklerinin kullanılması saç ve tırnak desteklerinin yavaş yavaş programa alınması da bu kontrollerde akla geliyor. Diğer taraftan 40 yaş bakımı cildi dışardan destekleyecek tıbbi ürünlerin (dermokozmetikler) seçimi için de iyi bir fırsat olabilir.
Sağlıklı bir orta yaş geçirmek ve iyi yaşlanmak istiyorsanız 40. yaş değerlendirmenizi ciddiye almakta fayda var.
Eğitim ömrü uzatıyor
Yaşlanmayla ilişkili araştırmalar iyi eğitim görmüş kişilerin hem daha uzun hem de daha kaliteli bir hayat sürdüklerini gösteriyor. Bu durumun eğitimli olmanın ekonomik durumu da olumlu yönde etkilemesinden çok bu kişilerin sağlık bilinçlerinin yüksek olması ile ilişkili olduğu belirtiliyor. Diğer taraftan sürekli olarak zihinsel faaliyetlerle uğraşan yüksek eğitim alan ve eğitimlerini hayatları boyunca sürdürenlerde özellikle zihinsel yaşlanma yavaşlıyor.
Gebelikte yapılan aşılar zararlı mıdır
Hamile bir kadının aşılanması ile gelişmekte olan fetusta bir risk oluşabilmesi sadece teorik bir temele dayanmaktadır. İnaktive edilmiş virüs veya bakteri aşıları ile toxoid dediğimiz aşıların gebelikte fetusa zararlı olabileceği düşünülmektedir.
Korunulması istenilen hastalığa yakalanma ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda aşılanmanın riski göze alınabilir gibi görülmektedir. Eğer canlı bir aşı hamilelikte tesadüfen uygulanırsa veya aşıdan sonraki 4 hafta içinde hamile kalınmışsa bu aşının teorik riskleri olmakla beraber, bu durum genellikle gebeliği sonlandırma gerekçesi olmamaktadır.
Hepatit B, grip, tetanoz, difteri aşıları gebelikte uygulanabilir aşılardır. Hepatit A, HPV, boğmaca aşıları doktora danışılarak yapılmalıdır. Kızamıkçık, kızıl, kabakulak aşıları ile menenjit, çocuk felci ve su çiçeği aşılarının gebelikte yapılması önerilmez; bu aşılardan sonra 1 ay gebelikten korunulması tavsiye edilmektedir.
Mutlaka aşılanılması gereken durumlar varsa, gebeliğin ilk 3 ayının bitmesini beklemek uygundur. Gereklilik halinde gebelikte kuduz aşısı çekinmeden yapılmalıdır.
Boş kaloriler erken yaşlandırıyor
Boş kalorilerin en önemli kaynakları şeker ve şekerlemelerdir. Pastaları, unlu yağlı tatlıları da bu guruba dahil edebilirsiniz. Bu kalorisi çok yüksek yiyeceklerin çoğu ne yazık ki tam bir vitamin, mineral, antioksidan fakiridir.
Vücudunuzu yalnızca kalori bombardımanına tutmaktan başka insülin salgılayan pankreas hücrelerini yormaktan ve kanınızı insülin ile doldurmaktan başka bir işe yaramazlar. İnsülinin fazlasının kortizol gibi çalıştığı biliniyor. Yani fazla insülin yağlandırarak, tansiyonu yükselterek, trigliseridi artırarak hatta bir süre sonra şeker hastalığına sebep olarak erkenden yaşlandırıyor.
DİYET GÜNLÜĞÜ
Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00
2 yıldır diyet yapıyorum ve yaklaşık 15 kilo verdim. Artık kilomu sabit tutma zamanım geldi fakat hálá içim rahat değil ve korka korka yiyorum. Pilav, börek gibi bazı yiyecekleri yemeye başlarsam kendimi tutamam ve ölçüyü kaçırırım diye düşünüyorum. Bu dönemi nasıl atlatabilirim?
Eski alışkanlıklar geri gelirse
Başarı ile tamamlanan bir kilo yönetimi programının ardından yaşanan bu korku sürdürülmesi gereken bir koruma programı ile ortadan kaldırabilir. Koruma programının amacı kısa bir süre ile değişimsiz uyguladığınız diyeti değişim listelerini kullanarak çeşitlendirmek ve keyifli bir hale getirmektir. Değişim kullanımını öğrenirken porsiyonlarınıza hakim olamama korkusu besin seçimlerinizde "tek tip" mantığına tekrar dönme eğilimi yaratabilir. Örneğin makarnanın yer aldığı bir öğünde tüketmeniz gereken salata ve yoğurdunuzu yemediğinizde makarnanın porsiyonu "eski günlerde" olduğu gibi artacaktır.
Diyetinizin bu aşaması var olan eski alışkanlıklarınızı terk etmek bakımından son derece önemli bir fırsattır. Bununla birlikte kimi zaman değişik tatları tatma vakti de gelmiştir artık. Dondurma keyfinizi porsiyon kontrolünün sizin elinizde olduğunu düşünerek bozmadan yaşayabilirisiniz. Kilo vermeden önce 5 top yediğiniz dondurmayı "artık 2 top bana yeter" diyerek azaltabilirisiniz. Unutmayın günde fazladan 1000 kalori bir hafta sonunda 7000 kaloridir ve bu durum sonucunda "bir kilo" almanız kaçınılmazdır. 1000 kalorilik kaçamak olur mu? Emin olun gözle görebileceğiniz ve dur diyebileceğiniz bir kaloridir bu. Kilo korumanın keyfini çıkarın.
Yazar: Osman Müftüoğlu
Kaynak: http://Hürriyet

Yaşam geçitleri üzerine

Hayat aslında bir eşikler manzumesidir… Kimi zaman bu eşikleri kolaylıkla aşarız farkında bile olmadan… Kimi zaman ise eşikler gözümüzde büyür… Ve aşılan her eşik, aslında sadece yeni bir eşiğin başlangıcıdır…
Eşik Üzerine
Hayat aslında bir eşikler manzumesidir. Eskiden eşikler sadece evlerin giriş kapısında değil her odanın kapısının altında bulunurdu. Çocuk doğup emeklemeğe başladığında bu eşikleri geçmekte zorlanır. Emekleme aşamasında eşikten geçerken takılır. Biraz maharetli ise eşiği biraz yuvarlanarak da olsa geçer. Hele yürümeğe başladığında eşikten geçmek isterken yuvarlanır bir yerini acıtır. Eşiğe geldiğinde eşikten geçme denemesi yapmadan geçmek istiyorsa ağlayarak yardım ister. Veya geçmekten vazgeçer. Hem bıkmak usanmak bilmeden yaptığı denemelerle veya ebeveynlerin yardımı ile ilk eşiği atladığında memnun olur. Odaya geri dönmek istediğinde yine aynı eşik veya başka odaya gitmek istediğinde benzer eşiklerle karşılaşır.
İnsan kişiliğinin oluşmasında en önemli süreçler aslında bu eşikleridir. Buna yaşam geçitleri de derler. Bulunduğu odadan çıkan bebek ilk eşiği aşmıştır. Ve farklı bir bölüme odaya geçmiştir. Oradan da başka bir odaya geçtiğinde o odanın özelliklerini keşfeder. Sonra orada sıkılıp başka bir odaya geçmek istediğinde bulunur. Yine bir eşikle karşılaşır. İlk eşiği nasıl geçtiyse aynı şekilde geçmek ister. Onun için eşik geçişlerinde mümkün olduğu kadar bebeğin aşma arzusuna ket vurulmamalı ve eşikten kendisinin geçmesi sağlanmalı olmuyorsa da küçük bir müdahale ile eşikten atlaması sağlanmalıdır.
Burada en önemli müdahalede aslında eşikte takılıp kalıyorsa muhakkak o eşikten geçmesine yardımcı olmaktır. Başarılı insanlara baktığınızda karşılaştıkları eşikleri atlatan muhakkak birileri vardır.
Sadece o odadan eşiği atlayamadığı için çıkmayan milyonlarca insan vardır. Hem odadan çıkmamıştır. Hem evden çıkamamıştır. Doğanın ona bahşettiği birçok olaydan kısıtlı haberli (medyadan takip) bizzat yaşamamışlıkları ve bilemedikleri çok hadise vardır.
Her insanın eşik değerleri farklıdır.. Buna yaşamdaki eşikler diyebiliriz. Bazen bunlara "Yaşam geçitleri" diye ifade edenlerde var.
Her eşik yeni bir yaşamın başlangıcı ve önüne gelebilecek farklı bir eşiğin başlangıcıdır. Aslına bakıldığında eşik atlamak zordur. Bu eşik atlamayı kendisi becerebilirse büyük başarı, başkasının yardımı ile aşarsa da büyük bir başarıdır.
Burada önemli olan aslında eşik ötesi şartlara hazırlanmadan aşılan eşikler bazen hüsranla sonuçlanabilir. Onun için eşik atlatan kişi onu eşik sonrası şartlara da hazırlaması gerekmektedir. Bu aslında farklı bir uyum değişim yaklaşımıdır..
İnsan haksızlık karşısında haklılığını savunma eyleminde tereddüt etmesi o savunmayı yapmaktan imtina etmesi büyük bir eşiktir. Yaşamı boyunca düşüncelerini açıklama güdüsü veya eylemi örselendiyse bunu gerçekleştirmesi zordur. En sevdiği kişilere sevdiğini söyleyememesi yine büyük bir eşiktir.Toplumun önünde bir şeyler ifade edememesi yine bir eşiktir. Düşüncelerini farklı insanlar rahatsız olur diye ifade edememesi de farklı bir eşiktir. Bu örnekleri artırabiliriz.. Herkesin farklı farklı eşikleri olmuştur. Sizin eşikleriniz neler? Ve bu eşiklerden nasıl geçtiniz? Geçemedikleriniz var mı?
Bir de Türk kültüründe eşik çok önemlidir. Genç Kız evlenip evden ayrılırken Evin eşiğinde konuşmalar ve çeşitli ritüeller uygulanır.. Evlendiği kişinin evine girerken de farklı ritüeller uygulanır. Bu eşiklerde genellikle çok duygusal hayata dair önemli tecrübelerin aktarıldığı eşik ötesi hayatı anlatan anlar yaşanır.
Günümüzün eşikleri de farklılaştı.. Artık odalar arası eşikler yok. Sadece dış kapıda var bazılarında o da yok..
Toplumların da eşik değerleri vardır. Zamanla onlarda değişti, eşik değerleri azaldı, ye eşik değerleri yok oldu yerine başka eşik değerler yer aldı.
Artık bütün dünyada eşikler farklılaştı değişti yok oldu. Hayatımızda önemli rol oynayan bu eşiklerin bir kısmını kendi gayretlerimizle bir kısmını da başkalarının güzel katkıları ile aştık.
Paylaşmayı, empati yapabilmeyi , sevmeyi, şükretmeyi , eşikleri sağlıklı aşabilmeyi, eşikleri aşarken yaşanan tecrübelerin aktarılmasını önemseyebilirsek önümüzdeki süreçlere daha umutla bakabiliriz.
Yazar: Cahit Büyükanber
Kaynak: http://http://www.goo.gl/sfnA7yhttp://www.kigem.com/yasam-gecitleri-uzerine.html

Hayata kattıklarımızdır payımıza düşen

Hepimizin hayattan beklentileri var. Üstelik sonsuz, sınırsız… Çoğu zaman da hayata küsüyoruz neden beklentilerimizden daha azını veriyor diye… Peki sizce hayat bu durumu dikkate alıyor mu? Elbette hayır! O zaman gelin hayatın iş yapma biçimine bir de farklı açıdan bakalım… 
Hiçbir şey vermeden alınmaz
İnsan içinde her türlü duyguyu barındıran bir varlıktır. Duygular o kadar çeşitlidir ki. Olumlu olumsuz her duygu bize yaratıcı tarafından verilmiştir.
Korku, nefret, kin, sevgi, vicdan, acıma, kıskançlık, iyi niyet, kötü niyet ve daha birçoğu…
İnsanoğlu doğduğu andan itibaren hayatın içinde devinir, durur. Her yeni bir şeyi öğrendiğinde yeni birilerini tanıdığında yaşadığı etkileşimler sahip olduğu duyguların açığa çıkmasını sağlar. Bazen sokakta aç gördüğü birine acır bazen kendine rakip gördüğü birini kıskanır, kendisine fayda sağlayan birine teşekkür eder. Her eylemimizin arkasında duygularımız yatar onları da besleyen niyetlerimizdir.
Önemli olan kısım ise arkada saklı kalan bu duyguların hepsini zaman zaman kullanmamızdır. Eğer içlerinden bazılarını sıkça kullanmaya başlarsak sosyal ortamlarda ki imajımız oturmaya başlar: Sinirli, kıskanç, yardımsever, iyi niyetli, hazımsız, duygusal v.b
Evren ne yaptığımızla ilgilenmez neyi ne için yaptığımızla ilgilenir. Bir insana yardım etmemizin arkasında bazen gerçekten karşılıksız iyi niyet varken bazen de sonradan kendimize sağlayacağı çıkarlar olabilir. Ne kadar insanları tanıdığımızı iddia etsek de çoğu zaman yanımızdakilerin niyetlerini göremeyiz. Kendimize ; – beni neden seçti, benimle neden ilgileniyor, bu davranışının arkasında ne var? gibi soruları sıkça sormadığımız için yaşadığımız ilişkilerin sonuçları bizleri şaşırtabiliyor.
Duygularımız gözle görülmez onlar sadece bir enerjidir. Yoğunlaştığımızda çevremizdekilere hissettirmeye başlarız. Bu sebepten dolayı da birileri tarafından sevilir birileri tarafından kıskanılır, birileri tarafından da reddediliriz. Hayatınızda bir insan için dua ettiğinizde bir insandan dua alırsınız. Bir insanı severseniz sadece sizi sevenler de azalmaya başlar. Sadece birine düşmanlık beslerseniz o sayıda da düşmanınız olacaktır. Kendinize gelecek olan yaşamı şekillendiren aslında aynada baktığımız yüzdür.
Sadece bir ölüye dua ederseniz sizin de mezarınızı ziyaret edenler o kadar olacaktır.
Şimdi bir düşünelim; Atatürk'e milyonlarca insanın temiz ve iyi niyetleri ulaşıyor. Eğer yaşasaydı inanılmaz huzurlu, mutlu biri olabilirdi. Tüm ülkenin kınadığı insanların hayatlarına bakın şu an nerede ve ne yapıyorlar. Ya da tam tersi herkesin sevdiği, güvendiği insanlara bakın peki onlar ne yapıyorlar?
Bir evli çiftin birden fazla çocuğu var. Akrabalar arasında en çok sevilen çocuğa bakın nasıl da diğerlerinden farklı tutum ve davranışlar sergiliyor. Çünkü ona ulaşan enerji ile diğer çocuklara ulaşan enerji aynı değil.
Bu evrenin bir çalışma sistemi var. Düşündüğünüz kadar geri alacaksınız. Yüzlerce insan dua ettiğinizde yüzlercesinden karşılık verecek evren. Bir ülkeyi hortumlaya kalkışınca o kadar insanın nefretini alacaksınız. Her iki durumunda topladığı duygu yoğunluğu bir düşünün.
Başka bir açıyla örneklersem, bir kişiye olan borcunuz mu on kişiye olan borcunuz mu sizi daha çok yoracaktır. Bir işyerinde bir kişiyle olan problem mi yoksa tüm çalışanlarla olan problemler mi sizi uykusuz bırakacaktır?
Çoğu insan evrenin öğretisini ve isteklerimize nasıl cevap verdiğini bilmez. Bir insan duygularıyla bir şeyi çok fazla düşündüğünde o şey ile ilgili enerjiyi evrene salar. O istek bedenden dışarı çıktığında belli bir mesafe alır ve belli bir zaman sonra geriye döner. Yani kişinin kendisine ulaşır. Amaç herkesin niyetiyle karşılaşmasıdır. Yalnız geriye dönen enerji yalnız gelmez. İsteğinizle ilişkili şeyleri de beraberinde getirir.
Çok fazla kırmızı araba istediğinizde ve buna gerçekten odaklandığınızda etrafta ne kadar çok kırmızı araba varmış gibi gelir. Enerjiniz bununla ilgili bütün doneleri toplar. Oyuncak mağazasında ilk gözünüze çarpan kırmızı arabalar olacaktır. Yolda gözünüz kırmızı arabalara kayacaktır. Çoğu zaman unutursunuz ama beyniniz ve evren unutmaz.
Siz biri hakkında dedikodu yaptığınızda aynı anda sizin hakkınızda da dedikodu başlar. Siz birine yardım ettiğinizde bir süre sonra size bir konuda yardım gelir. Yaratıcı verdiğinizi ve aldığınızı size bir şekilde geri iade edecektir.
O kadar hızlı bir yaşar hale geldik ki, artık kuşların seslerini duymaz, karıncaların çabalarını görmez olduk. Somutun peşinde koşa koşa stresle baş başa kalır olduk. Ne kadar çok elbise, araba, makyaj, lüks yaşam, oyuncak o kadar çok stresi beraberinde getirir. Bu da bizi tek bir duyguya yöneltir o da haz almak. Somut olan her şeyin önüne haz konur ama sonunda sıkıntı vardır. Soyut olan her şeyin önünde zorluk sonunda huzur vardır. Karıncaları seyretmek, kuş sesini dinlemek huzur verir ama araba isteği anlık bir haz sonrasında sıkıntı verir.
Gerçekten insanlar tarafından sevilmek, saygı görmek, güvenilir olmak istiyorsanız ilk önce bu duyguları başkalarına siz verin. Vermeden alamayacaksınız. Ne kadar çok insana verirseniz o kadar çok insandan alacaksınız. Dua ederken sadece kendinize değil iki apartman yanınızdaki komşu içinde edin, sadece askerdeki kendi oğlunuzu değil tüm askerlerin sağ salim gelmesini bekleyin.
Duygu Asena kendisi için değil tüm kadınlar için düşündüğü için, Atatürk kendisini değil tüm vatanın kurtulması için, büyük markalar kendi için değil tüm ülkenin tüketmesi için çalıştılar.
Bu yüzden hepimiz onları bilir, sever, sayar inanırız. Onlar gibi olabilmek için onlar kadar düşünmek gerekir. İlk önce karşılıksız tüm iyi duygularıyla verdiler sonra herkesin yolladığı duygularla geri aldılar. 
Hiçbir şey vermeden alınmaz.

Dün seninle olan bugün seninle değilse:


Sabırlı olmak ve kalmak üzerine

İster sınırsız hayallerinize, isterse günlük hedeflerinize ulaşmanın peşinden koşun… Yol arkadaşlarınızdan biri sabır değilse er ya da geç sabırlı olmayı öğrenmek zorunda kalabilirsiniz. İşte hedefe giden olda sabretmek üzerine tespitler…
Hedeflerimize ulaşırken sabırlı olmayı nasıl öğrenebiliriz?
Sabırlı olmak çoğu zaman zordur; ama gerçekten büyük işler başarmış herkes için başarıya ulaşmanın en önemli yollarından birisi sabretmektir. Sabır, ani ve düşüncesizlikle atılmış adımların önüne geçer ve seçenekleri sakince değerlendirebilmek için bize zaman sağlar. Planlarımızı verimli bir şekilde uygulayabilmemize olanak verir. Tıp doktoru ve The Undefeated Mind kitabının yazarı Alex Lickermann’ın Psychology Today’de kaleme aldığı yazıyı sizin için derledik. Hedeflerimize uğraşırken daha sabırlı olmayı nasıl öğrenebiliriz?
Başarıya ulaşacağınız konusunda kendinize güvenin
Hedefimizin üstesinden gelebileceğimizden ne kadar eminsek başarısız olma ihtimalinden o kadar az korkarız. Uzun vadeli bir çaba gerektiren bir hedefiniz olduğunda bu çok önemlidir.
Başarabileceğinizi düşünmekten de öte, başarabileceğinizden “emin olun.” Böylece başarısız olma korkusu olmaz ve hedefinizin “hemen şimdi” gerçekleşmiyor olmasına karşı toleransınız daha yüksek olur. Çünkü bilirsiniz ki, er ya da geç zaten başaracaksınız.
Hedefinize ulaşmanın mutluluğun tek yolu olduğu düşüncesine takılıp kalmayın
Hiçbir hedef -ne kadar önemli olursa olsun ya da gerçekleştirmeyi ne kadar isterseniz isteyin- tek başına mutluluğun bütünlüğünü oluşturamaz. Kendinize bunu ara ara hatırlatın. Bu düşünce hedefinize ulaşmak için duyumsadığınız o acelecilik hissini yatıştırır.
Tek seferinde tek bir adım atmaya kararlı olun
Büyük görevleri küçük parçalara ayırmak iyidir. Bunu yaparak bugün yapılması gereken işi bugün, yarın yapılması gereken işi yarın yapmaya daha iyi odaklanırsınız. Ve bunlar günden güne eklendiğinde, günün birinde hedefinize ulaşmış olduğunuzu görürsünüz.
Peki, zamanın göreliliğini manipüle edebilir miyiz?
Zamanın görelilik prensibini az çok herkes bilir. Hoşlandığımız şeyleri yaparken zaman su gibi akıp geçer. Sıkılırken veya acı çekerken ise saniyeler bir türlü geçmek bilmez. Neyse ki bu durumu lehimize çevirmek için birkaç strateji var:
Kendinizi o an yaptığınız işe bütünüyle verin.
Elinizdeki işin bütün dikkatinizi ve benliğinizi ele geçirmesine izin verin. Mihaly Csikszentmihalyi’nin flow dünyasına girin! Kendinizi onun içinde kaybedin ve sadece o an için geleceğe bakma eğiliminizi bir kenara atın.
Dikkatinizi dağıtın.
Yapabileceğiniz her şeyi yaptınız ve artık yapmanız gereken tek şey beklemek. Böyle bir durumda pasif bir şekilde beklemek yerine aktif bir şekilde bekleyin. Yani odağınızı değiştirin ve başka bir aktiviteyle meşgul olun. Bu özellikle ilginizi çeken bir etkinlik olursa sizi tek bir şeye takılı kalmaktan kurtarır.
Beklediğiniz şeye ulaştığınızda alacağınız keyfi gözünüzün önüne getirin.
Beklenti sabırsızlık yaratabilir, bu doğru. Ama aynı zamanda çok da eğlencelidir. Bekliyor olmanın tadını çıkarın ve hayal dünyanızda hedefinizi başardığınızda bunun nasıl olacağını iyice keşfedin. Beklentilerinizin hayalini kurmak, onlara gerçekten ulaşmaktan daha eğlenceli bile olabilir.

Dikkat edersek,

Dikkat edersek, her insanın cümlelerinde bizim duymamız gereken o ince sevgi mesajini ve altın değerindeki GERÇEĞİ; sevgiyi görebiliriz. Beki

24 Şubat 2015 Salı

Yarın Bayram olsa


Yerle bir edilmiş tüm korkuların kara-sarı aralığında buluşsak umutla.
Çocuklar ölmese karanlık sokaklarda.
Çok kolay olsa yeni başlangıçlar.
Tok yatsa her can, gece sonlarında.
Dibine vurmuş gerçeklerle yüzleşirken, gökten en parlak yıldız düşse.
Hayaller bir el uzanımı yanı başımızda, peçesiniz kaldırmış hüzün yalnızlıkların bir adım gerisinde kalsa.
Kalleşlikler çok uzaklarda, Kaf Dağı'nın arakasına saklansa.
Her köşede bir dost eli, her solukta yalansız bakan bir çift göz olsa.
Parmaklarımızı yakmadan, yaşamın bir ucundan tutabilsek.
Her sabah pembe kanatlı bir kuş konsa penceremize.
Ve açılsa peş peşe dizilmiş siyah kapılar.
Hiç yaşamasak aldanışları.
Gün boyu kucaklaşmalar olsa, hasretsiz dokunuşlar.
En karanlık nokta, gerçekten şafağa en yakın yerde olsa.
Her gecenin sabahında, bütün tünellerin ucundaki ışık yansa.
Ve ihanetler olmasa…
Yarın Bayram Olsa…

23 Şubat 2015 Pazartesi

Yeni hafta...


Yüreği aldığı kadar bol kepçe...Sevdiklerimize hediyemiz olsun..


Yaşamak Şakaya Gelmez,


Yaşamak Şakaya Gelmez, 
Büyük Bir Ciddiyetle Yaşayacaksın 
Bir Sincap Gibi Mesela, 
Yani, Yaşamanın Dışında Ve Ötesinde Hiçbir Şey Beklemeden, 
Yani Bütün İşin Gücün Yaşamak Olacak. 
Yaşamayı Ciddiye Alacaksın, 
Yani O Derecede, Öylesine Ki, 
Mesela, Kolların Bağlı Arkadan, Sırtın Duvarda, 
Yahut Kocaman Gözlüklerin, 
Beyaz Gömleğinle Bir Laboratuarda 
İnsanlar İçin Ölebileceksin, 
Hem De Yüzünü Bile Görmediğin İnsanlar İçin, 
Hem De Hiç Kimse Seni Buna Zorlamamışken, 
Hem De En Güzel En Gerçek Şeyin 
Yaşamak Olduğunu Bildiğin Halde. 
Yani, Öylesine Ciddiye Alacaksın Ki Yaşamayı, 
Yetmişinde Bile, Mesela, Zeytin Dikeceksin, 
Hem De Öyle Çocuklara Falan Kalır Diye Değil, 
Ölmekten Korktuğun Halde Ölüme İnanmadığın İçin, 
Yaşamak Yanı Ağır Bastığından. 


Diyelim Ki, Ağır Ameliyatlık Hastayız, 
Yani, Beyaz Masadan, 
Bir Daha Kalkmamak İhtimali De Var. 
Duymamak Mümkün Değilse De Biraz Erken Gitmenin Kederini 
Biz Yine De Güleceğiz Anlatılan Bektaşi Fıkrasına, 
Hava Yağmurlu Mu, Diye Bakacağız Pencereden, 
Yahut Da Sabırsızlıkla Bekleyeceğiz 
En Son Ajans Haberlerini. 
Diyelim Ki, Dövüşülmeye Deşer Bir Şeyler İçin, 
Diyelim Ki, Cephedeyiz. 
Daha Orda İlk Hücumda, Daha O Gün 
Yüzükoyun Kapaklanıp Ölmek De Mümkün. 
Tuhaf Bir Hınçla Bileceğiz Bunu, 
Fakat Yine De Çıldırasıya Merak Edeceğiz 
Belki Yıllarca Sürecek Olan Savaşın Sonunu. 
Diyelim Ki Hapisteyiz, 
Yaşımız Da Elliye Yakın, 
Daha Da On Sekiz Sene Olsun Açılmasına Demir Kapının. 
Yine De Dışarıyla Birlikte Yaşayacağız, 
İnsanları, Hayvanları, Kavgası Ve Rüzgârıyla 
Yani, Duvarın Ardındaki Dışarıyla. 
Yani, Nasıl Ve Nerede Olursak Olalım 
Hiç Ölünmeyecekmiş Gibi Yaşanacak... 


Bu Dünya Soğuyacak, 
Yıldızların Arasında Bir Yıldız, 
Hem De En Ufacıklarından, 
Mavi Kadifede Bir Yaldız Zerresi Yani, 
Yani Bu Koskocaman Dünyamız. 
Bu Dünya Soğuyacak Günün Birinde, 
Hatta Bir Buz Yığını 
Yahut Ölü Bir Bulut Gibi De Değil, 
Boş Bir Ceviz Gibi Yuvarlanacak 
Zifiri Karanlıkta Uçsuz Bucaksız. 
Şimdiden Çekilecek Acısı Bunun, 
Duyulacak Mahzunluğu Şimdiden. 
Böylesine Sevilecek Bu Dünya 
"Yaşadım" Diyebilmen İçin... 

Nazım HİKMET-1947-1948

Vazgeçmeyin

Bir köşeye sıkıştığınızda artık daha fazla asılamayacağınızı duyumsayacak denli her şeyin sizin aleyhinize olduğunu düşündüğünüz anda asla vazgeçmeyin. Çünkü o an, rüzgârın yönünü değiştireceği andır. Harriet Beecher Stowe

Hayat

Bir gün bir evin mutfağında yemek tenceresini karıştırırken, öylece boşluğa bakıp hayatımı yaşayamadım diye hayıflanmaktansa o hayatı harcayın. Harcanmamış bir hayat hiçbir şeydir. Öyle uzun uzadıya planlar yapmadan sevgilinizle bisiklete binin, deniz kıyısında kumdan heykeller yapın.. Bırakın dalgalar yıksın.. Yeniden yapın. Çiçek açmış erik ağacının altında fotoğraf çektirin.. Hiç sevmediğiniz bir filme gidin.. İşiniz yokken atlayın vapura, alın yanınıza simitleri, martıları besleyin. Gülen martıların gülüşüne ekleyin gülüşlerinizi. Ay ışığında kırmızı şarap için. Tam da o sırada sevdiğiniz mi geçti aklınızdan? Boş verin zamanı, arayın onu.. Ne kaybedersiniz ki?
Eğer bile bile gücünüzün yettiğinden daha azını olmayı planlıyorsanız; sizi uyarırım, hayatınızın geri kalan kısmında mutsuz olacaksınız. Kendi yeteneklerinizden ve olanaklarınızdan kaçıyor olacaksınız.
Maslow


21 Şubat 2015 Cumartesi

Sevgi

-Seni gerçekten sevdiğini nereden anlıyorsun?  -Çünkü o benimle ilgili en kötü şeyleri biliyor ve sevmeye devam ediyor.

[Meet Joe Black]

Onların Kıymetini Bilin

Herkes senin nasıl göründüğünü bilir ama çok az insan nasıl olduğunu hisseder. 

[Machiavelli]

Kesinlikle Doğru

@AltinHarfler: Bir kişiye gerektiğinden fazla değer verirsen; ya onu kaybedersin ya da kendini mahvedersin...
(Samuel Beckett)

İçinizden Verin

@AltinHarfler: İnsan içinden bir şey verirse o ufak ya da büyük olmaz, gerçek olur. (Rainer Maria Rilke)

Esmaulhusna

@esmaulhussna: "Zülcelali ve'lİkram": Hem azamet sahibi, hem fazlu kerem sahibi.

17 Şubat 2015 Salı

Özgecan İçin

Özgecan ve Işık için...
Yüce Allah'ım, lütfen bu son olsun. Ve sevgili Özgecan, senin ışığa geçişin ve o kısacık hayatın, hepimize şefkati öğretsin; tüm yüreklere...
Hepimize insana saygıyı, insanlığı öğretsin; tüm yüreklere... Doğruyu eğriden ayırabilmeyi öğretsin. Dinin özünün hepimize insan olmayı, sevgi olmayı öğrenmek olduğunu öğretsin; tüm yüreklere... Ve lütfen bu ışığa geçiş döneminde hepimize kadına, dişiye saygıyı öğretsin...
Öğretsin ki Yüce Allah'ım, Özgecan son olsun. Mekanı cennet olsun. Ve öyle de oldu. Bekihttps://www.facebook.com/126609510728487/photos/a.604455879610512.1073741826.126609510728487/851959101526854/?type=1&theater

16 Şubat 2015 Pazartesi

Yaşamınızdaki her sorun

Yaşamınızdaki her sorun, içinde bir armağan saklar. -Richard Bach

Yepyeni; bereket yağan bir hafta başladı!

Yepyeni; bereket yağan bir hafta başladı! 
Sevgili Başmelek Metatron, bu hafta lütfen zamanı muhteşem bir şekilde yönetmemi sağla; tüm islerim kendiliğinden mucizevi bir hızla ve güzellikle hallolsun; ve bana sevdiklerimle keyif alacak bol bol vakit kalsın.
Sevgili Başmelek Haniel, lütfen bütün hafta boyunca her anımda yanımda ol ve girdiğim her ortama zarafet kat; her anımdan tad almama; anı onurlandırmama yardım et. 
Sevgili Başmelek Uriel, tum konularımı sana emanet ediyorum; altın rengi ışığınla hepsinin kolayca çözülmüş olarak önüme gelmesini sağla lütfen.
Bu hafta sevgili meleklerim, şunların (...........gündeminizdeki konuları sıralayın;)) mucizevi bir şekilde olmasına niyet ediyorum. Ve öyle de oldu.

iYİLİK

Yapılan her iyilik durgun bir göle atılmış bir taş gibidir. Dalga dalga yayılır. O dalganın nerelere ulaşacağını hiçbir zaman bilemezsin. Beki

Oğullarınıza öğretin.

Oğullarınıza:
Karşı cinse saygı duymayı öğretin.
Gece yarısı evine dönen kadının "aranmadığını" öğretin.
Bir kadının omzuna arkadaş olarak da sarılabileceğini öğretin.
Dokunmaktan korkmamasını öğretin.

Sevmenin değer verme olduğunu öğretin.
Sahip çıkmayla sahibi olmanın farklı olduğunu öğretin.
Hiç kimseyi küçük görmemeyi öğretin.
Ama bunları önce kendi içinizdeki "çocuğa" öğretin.
Sevgili sonraki kuşaklar!
Eğer bizden; daha doğrusu bizim olduğumuzdan daha adil, daha barışçı ve daha akılcı değilseniz, canınız cehenneme.
Albert Einstein

14 Şubat 2015 Cumartesi

''Sevgileri yarinlara biraktiniz''

Sevgileri yarinlara biraktiniz
Çekingen, tutuk, saygili.
Bütün yakinlariniz
Sizi yanlis tanidi.
Bitmeyen isler yüzünden
Siz böyle olsun istemezdiniz
Bir bakis bile yeterken anlatmaya herseyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldi
Siz genis zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yillarin telaslarda bu kadar çabuk
Geçecegi akliniza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardi,
Gecelerde ve yalniz.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadi

Behçet Necatigil