6 Haziran 2014 Cuma
OLGUNLAŞMAK... Can Dündar' dan...
Artık eskisi gibi her hafta sonu birileri ile dışarı çıkmak istemiyorum. Beni yoran ilişkiler, yeni tanışmalar, yeni yüzler aramıyorum. Eski dostlukların da özetini çıkarmaya başladım.
İlişkilerde tasarrufa gidiyorsun her şeyde olduğu gibi ve gereksiz insanları hayatından atmak istiyorsun.
Yapmacık, inanmadan konuşmak istemiyorum artık.
Beni anlamayanlarla konuşmak cümle kirliliği yaratıyor ve hak edenlere saklıyorum enerjimi.
İstediğime istediğimi deme özgürlüğüne sahibim, eleştirme hakkını oluşturan yaşamışlık ve yeterli yaş faktörü artık bende de var.
'Ben demiştim' ,'ben bilirim', 'ben zaten anlamıştım',
Sendromunda olanlarla arkadaşlıkları bir kez daha sorguluyorsun. İlişkilerini sadeleştirmeye başlayınca sıra iyi ve kötü gün dostlarını ayıklamaya geliyor. Kötü gün dostlarını belirliyor ve onlara daha çok önem veriyorsun.
İyi gün dostu bulmak ne kadar kolaysa kötü gün dostu bulmak bir o kadar zor, biliyorum.
Dostlar ihtiyaç olduğunda göçmen kuşlar gibi sıcağa uçuyor ve sadece seninle birlikte sürüden ayrı düşenler kalıyor.
Zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğreniyorsun buralara kadar gelirken.
Uzun düz otobanlardan olduğu gibi, kestirme bozuk yollardan da ulaşabilirsin hedeflerine.
Kestirmeleri de öğrendim gide gele.
Boş geçen her saniye değerli artık.
Daha yapılacak çok şey var ama, kendimi çok yormaktan çok hırpalamaktan yana değilim.
Gerektiğinde 'HAYIR' demeyi öğrendim ve bu kelime başta karşındakine kırıcı gelse de senin için hayat kurtarıcı olabiliyor.
Sevgiye önem vermek gerektiğini, zamanı geldiğinde elinde sadece sevginin kalacağını biliyorum.
Sevgi paylaşıldıkça oluşuyor, olgunlaşıyor.
Aileme ve seçtiğim tüm dostlarıma daha önce göstermediğim sevgi, anlayış ve ilgiyi gösteriyorum. Biliyorsun ki gidenlerin ardında sadece iyilikler kalıyor, ne kadar sevgi dolu olduğu hatırlanıp anılıyor.
Bana çok genç olduklarını hatırlatırcasına nedense tecrübelerimi, fikirlerimi sormaya başladılar.
Vereceğim cevaplar belki çok anlamsız geliyor ama yine de dinliyorlar ama ben biliyorum ki yasamadan hiçbir şey öğrenilmiyor.
Yasamışlığın oluşturduğu bir alçak gönüllülükle gülüyorum içimden sadece.
Artık daha şık giyiniyorum, senelerle birikmiş dolaplar dolusu kıyafet var ve bunları kendimle paylaşmalıyım.
Önce kendine güzel görünmelisin, kendi zevkime göre giyinmek istiyorum, böyle hissediyorum.
Modaya uymak adına popumun sığmadığı düşük bel pantolonlara sığmıyorum diye kendimi üzme tercihini de kullanabilirim .
Ayıp, günah yada ne derler korkuları çoktan geride kaldı.
Dostlarıma, kendimize yemek yapmak hoşuma gidiyor. Mutfak eskiden bir zulüm iken şimdi zevk aldığım mekanlar arasına giriyor.
Farklı lezzetler denemek güzel ve kendi lezzetimi kendimde yaratabileceğim belli bir damak zevkim ve mutfak kültürüm oluştu.
Sonra Sezen'in şarkısındaki gibi anneni daha sık düşünüyorsun ve hatta anlıyorsun.
İşte bu yeni alışmaya başlanan ve giderek hoşa giden yeni duruma olgunluk deniyor.
Yasamışlığın, görmüşlüğün, geride kalmış üflenmiş doğum günü mumlarının bir sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyor hayatın bir dönemecinde bu olgunluk.
Ne zaman dersen herkese göre, ne kadar dolu yasadığına göre değişiyor bu olgunluk çağına ermek.
İnanın bana hayattaki düşüşler, zor alınan virajlar bu zamanı hızlandırıyor.
Kendi dünyanın küçüklüğünü keşfetmek ve buna rağmen kendinin kıymetini bilmek çok ise yarıyor.Bir gün hepimizin bu huzurlu olgunluğu bulmasını diliyorum.
4 Nisan 2014 Cuma
"Küçük şeylerden keyif alabilmek,
"Küçük şeylerden keyif alabilmek,
Lüks şeyler yerine zarafet aramak,
Saygı istemek yerine değerli olmak,
Zengin olmak yerine
muhtaç olmamak,
Sıkı çalışmak, sessizce düşünmek
ve dürüst konuşmak,
Yıldızları, kuşları,
kelebekleri ve bilgeleri
açık kalple dinlemek,
İşte benim senfonim..."
William Ellery
Lüks şeyler yerine zarafet aramak,
Saygı istemek yerine değerli olmak,
Zengin olmak yerine
muhtaç olmamak,
Sıkı çalışmak, sessizce düşünmek
ve dürüst konuşmak,
Yıldızları, kuşları,
kelebekleri ve bilgeleri
açık kalple dinlemek,
İşte benim senfonim..."
William Ellery
1 Nisan 2014 Salı
26 Mart 2014 Çarşamba
25 Mart 2014 Salı
22 Mart 2014 Cumartesi
21 Mart 2014 Cuma
20 Mart 2014 Perşembe
BAHAR DOKUNUŞLARINDA
Her ne kadar ‘’Ben teknolojiden uzak duruyorum. Bilgisayar, hele hiç bana göre değil’’ diye yıllarca söylensem de, e-posta adresime , web siteme ,Facebook Sayfama gönderdiğiniz mesajlar beni çok heyecanlandırıyor. Çalışmalarımdan fırsat buldukça yazdıklarınızı okuyorum. Tabii büyük bir keyifle..
Baharın neşesini hissettirdiği, yeni umutların, coşkuların ‘’merhaba’’sı. Doğayla iç içe, kucak kucağa yaşayan ve yaşadığı toprağa ‘’ana’’ diyen bizler için baharın geldiği, doğanın yeniden solumaya başlaması nasıl da önemli…
Sanki sihirli bir değnekle dokunulmuş gibi, düşünce sistemimiz, vücut kimyamız değişiveriyor. Şubat’ın son gecesi yatarken, dikeni yüzünden hesap sorduğumuz gül, bahar aylarının ilk sabahından itibaren, baygın kokusunu derin bir solukta içimize çekip hapsettiğimiz nadide bir çiçeğe dönüşüyor.
Sonra da Semih Tanrıver’ in dizelerindeki gibi ‘’Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti’’ diyoruz içimizden ve Mart ayının her sabahında, yaşanmışlıklara, yitirilen hiç bir şeye aldırmadan ‘’Sanki benim hiç senim olmamış gibi’’ deyip eski sevgiliye, yeni sevdalara kararlanıyoruz.
Beni asıl şaşırtan, yaşamın defolarını, ek yerlerini, bunları var edenleri görmezden gelip, eksik parçaları olmasına rağmen düşlerimizi ‘’bütün’’ var sayıp, düşen her cemrede yeniden yapılanıyor olabilmemizdir.
Bahar ayları arayıp bulamadığımız her neyse, uzaklarda değil içimizde aramaya başladığımız zamanların başlangıcı. Önce kendimizle sonra tüm canlılarla barış imzalamak için her türlü imkanın bulunduğu Bahar’ın birinci ayı Mart...
Var olan bütün değerlerin değiştiği, doğru bildiklerimizin çoğunun yanlış, yanlışların da doğru olduğu eşsiz bir zaman aralığı…
Gelin bu aralıktan yepyeni umutlara geçelim. Ve tekrar buluşuncaya kadar olası mutlulukların düşünü kuralım.
Hoşçakalın..
Ayşe EGESOY
18 Mart 2014 Salı
Dost
Sana çok hoş davranan dostun-arkadaşın,
Bir bakarsın buz gibi oluverir.
Şaşırma, insan böyledir.
Seninle alakası yok.
Bazen bir günde 4 mevsim birden yaşar insan,
Bu yüzden değişkendir...
Hoşlandığın zaman belki bahar, belki yazda idi o.
Bazen de olur ki mevsim kıştır, sana rastlar...
Ya da yaprak dökümüdür vakit...
Sakın üstüne alınma soğuğu-ayazı, titreme sakın.
De ki;
“Şimdi bu dostum kış mevsimindedir, kim bilir ne derdi, ne sıkıntısı var..”
Olabiliyorsan bahar ol ona, tut elinden-yüreğinden,
Dost değil misin? “
Bir bakarsın buz gibi oluverir.
Şaşırma, insan böyledir.
Seninle alakası yok.
Bazen bir günde 4 mevsim birden yaşar insan,
Bu yüzden değişkendir...
Hoşlandığın zaman belki bahar, belki yazda idi o.
Bazen de olur ki mevsim kıştır, sana rastlar...
Ya da yaprak dökümüdür vakit...
Sakın üstüne alınma soğuğu-ayazı, titreme sakın.
De ki;
“Şimdi bu dostum kış mevsimindedir, kim bilir ne derdi, ne sıkıntısı var..”
Olabiliyorsan bahar ol ona, tut elinden-yüreğinden,
Dost değil misin? “
17 Mart 2014 Pazartesi
18-Mart-Çanakakle Zaferi' nin 99.Yıldönümü Kutlu olsun.
18 Mart 1915
Çanakkale Deniz Zaferi'mizin 99. yıldönümü kutlu olsun!
Tarihte eşine az rastlanır en büyük kahramanlık destanlarından biri olan Çanakkale Zaferi'mizin 99. yılını kutluyor, bu uğurda üzerinde yaşadığı toprağı vatan yapma ve bağımsızlığımız uğruna tek yürek olarak vatanımızı düşmana teslim etmemek için ölümü göze alan başta büyük Önderimizi Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi saygı ve şükranla anıyoruz.
Milletimizin sarsılmaz birliğinin ve ve bölünmez bütünlüğünün simgelerinden biri olan Çanakkale Zaferi, azmin ve inancın zaferidir. Bugün bu topraklar üzerinde bağımsız olarak yaşıyorsak, bunu hiç şüphesiz ki önce Ulu önderimizin ve onun ışığındaki kocaman yürekli kahramanlarımızın Türkiye'miz uğruna, bağımsızlığımız adına verdikleri cana borçluyuz. Umuyoruz ki, bu vatan sevgisi ve millet olma şuuru, bu topraklar üzerinde ebediyen var olacaktır.
16 Mart 2014 Pazar
15 Mart 2014 Cumartesi
14 Mart 2014 Cuma
13 Mart 2014 Perşembe
Kula kulluk etme!
Kula kulluk etme! Unutma ki sen de bir kulsun. Ve kimseye
gerektiğinden fazla önem verme, yoksa unutulursun.
-Şems-i Tebrizi
BESYO-Çalıştay
Çalıştayımızı başarıyla tamamladık.Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Nüammer USLU'nun elinden teşekkür belgemizi aldık.
11 Mart 2014 Salı
Mevlana'dan...
Mevlana'ya gelip dediler ki; Sevdiğin geldi..O an yanında ne kadar mal para varsa hepsini o adama verdi.. Talebeleri dediler ki; Üstadım yalan olduğunu biliyorsunuz ama yinede veriyorsunuz.. Mevlana buyurdu; "Sevgilinin geldiği haberi yalan bile olsa ödüle değer.. Zaten gerçek olsaydı canımı verirdim.."
Vefasız
Bir vefa bekleme geçen zamandan
Mevsimler vefasız, yıllar vefasız
Bir umut bekleme sevdadan, aşktan
Seviyorum diyen diller vefasız
Gün gelir gönülde solar çiçekler yalana karışır bütün gerçekler
Sevenler gideni boşuna bekler
Yolcular vefasız, yollar vefasız
Bir dünya düşün ki vefadan yoksun
Ömrünü verdiğin dostlar vefasız
Bir hayat düşün ki sevgiden yoksun
Canını verdiğin canlar vefasız
Mevsimler vefasız, yıllar vefasız
Bir umut bekleme sevdadan, aşktan
Seviyorum diyen diller vefasız
Gün gelir gönülde solar çiçekler yalana karışır bütün gerçekler
Sevenler gideni boşuna bekler
Yolcular vefasız, yollar vefasız
Bir dünya düşün ki vefadan yoksun
Ömrünü verdiğin dostlar vefasız
Bir hayat düşün ki sevgiden yoksun
Canını verdiğin canlar vefasız
10 Mart 2014 Pazartesi
9 Mart 2014 Pazar
8 Mart 2014 Cumartesi
5 Mart 2014 Çarşamba
Elbette...
"Elbette Bahar Güneşi
Parlatacak Islak Ağaçları.
Ve Tuza Banarak Erik, Çağla,
Taze Badem Yiyeceğiz Elbette.”
Orhan Kemal..
Parlatacak Islak Ağaçları.
Ve Tuza Banarak Erik, Çağla,
Taze Badem Yiyeceğiz Elbette.”
Orhan Kemal..
Göreceksiniz....
Bir gün yaptıklarınız gerçekten işe yaramış,
Dilediğiniz her şey gerçekleşmiş.
Dönüp bakacaksınız geriye
Ve güleceksiniz başınızdan geçenlere...
Ve kendinize "bunların hepsini nasıl atlattım?" diye soracaksınız.
Sadece,umudunuzu asla kaybetmeyin!
Sadece,hayal kurmaktan vazgeçmeyin!
ve asla eksik etmeyin yaşamınızdan sevgiyi!
Jancari Campi
4 Mart 2014 Salı
3 Mart 2014 Pazartesi
// Can YÜCEL
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak…
// Can YÜCEL
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak…
// Can YÜCEL
Vefasızlara...
Bunca vefasızlıktan sonra, bazılarının ederi kalmadı artık gönlümde..
Kaç’a ? deseler hiç’e sayarım.
[Özdemir Asaf]
Kaç’a ? deseler hiç’e sayarım.
[Özdemir Asaf]
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)